Hakikat Damlaları-45
Vicdanlara baskının olduğu yerde Demokrasi’den söz edilemez; halkın hissiyatının nazara alınmadığı bir yerde de Cumhuriyet’ten bahsedilemez.
***
Peygamber Efendimiz (aleyhissalâtü vesselâm) için –hâşâ– ‘öldü’ gibi tabirler kullanmak doğru olmaz. Dünya terakkîsine yetmez hâle gelince, O En Büyük Fanî de, ötelere yürümüştür.
***
Yapılan hizmetler ölçüsünde bir iç derinliği ve kıvam yoksa, yapılan o iş bir gösterişten ibarettir ve Allah o işe bereket lutfetmez.
***
Yaptığı hizmetlerin çokluğuna muhazî (paralel) olarak Rabb’le münasebetini derinleştirme azminde olmayanlar, kendilerini peylemekten başka bir şey yapmıyorlar demektir. Hatta bir manada kendilerini –hâşâ– Allah’ın yerine koyuyorlar demektir.
***
Emanet emîn olana verilir; Allah’ın emaneti de öyledir.
***
İnsan karakterini delmeme hususunda iffetini koruma ölçüsünde titiz olmalıdır.
***
İnanan insanlar Allah’ın inayetine ve sıyanetine tam teveccüh etmezlerse Allah onun hesabını sorar; “siz de mi!” der.
***
Allah’a inanmış, Rasûlüllah’a inanmış, Kur’an’a inanmış ve inandığı değerleri dünyaya anlatmaya adanmış… Bizim ihtiyacımız olan insan tipi işte budur.
***
Ye’s yok; olamayız mülahazalarına kapılıp ümitsizliğe düşme de yok; mükemmelliği yakalama cehd ü gayreti var.
***
Kendini ifade etme, Allah’ı ifade etmenin önünde gidiyor. Bir zaman insanlar Lat’a, Menat’a tapıyorlardı. Şimdi bazıları kendilerine tapıyorlar.
***
Hizmet davası para kazanma davası değildir; gönül kazanma davasıdır. Evet, bu hareket sadece hasbîler ve beklentisizler tarafından götürülebilecek bir harekettir. Dünyevî bir kısım beklentileri olanlar kendiliklerinden elenir giderler.