Hakikat Damlaları-40
Kur’an-ı Kerim’i iyi anlamak, O’nu iyi ‘okuma’nın yanısıra aynı zamanda dünyayı ve içinde yaşanılan çağı iyi tanımaya bağlıdır.
***
Bir insana bir şey okumadan evvel yapılması gerekli olan iş o insanı iyi okumaktır.
***
Bir ‘hel min mezîd/dahası yok mu’ kahramanının şiarı Rabbe bakan menfezlerin her geçen gün biraz daha açılmasına çalışmak olmalıdır.
***
Kaba kuvvet kin ve nefreti körüklemeden başka hiçbir işe yaramaz. Bu apaçık hakikat bir ülke için de geçerlidir, milletlerarası arena için de.
***
Hak bir yolda yapılan plan ve projeler o hususta Cenab-ı Hakk’ın inayetine en açık davetiye sayılırlar.
***
Izdırar lisanıyla kim Allah’tan (celle celâlühû) bir şey dilerse, Allah mutlaka o dileği gerçekleştirir.
***
Kur’an-ı Kerim’de olduğu gibi Efendimiz’in hadis-i şeriflerinde de şartlara ve konjonktüre göre vücûh ve tasrîf (aynı manayı faklı şekillerle ifade etme) vardır.
***
Allah yolunda hizmette kim fâikse o fâiktir.
***
Evrâd ü ezkârı duymak lazım; duyma olmayınca itmi’nan/doyma da olmaz.
***
Allah’la münasebetin hakkını veremiyoruz. Bu da bana çok dokunuyor, pek ağır geliyor. Çok defa, “O meselenin hakkı verilemedikten sonra yaşamanın bir anlamı yok” diye düşünüyorum.
***
Allah (celle celâlühû) sevmiş, yaratmıştır; onun için de varlığın mayesi sevgidir.