Kendi özünde yokluğa ulaşmış bir insanı bütün dünya bir araya gelse yine de yok edemez.
***
Üç-beş insanın imanına ya da imanlarının inkişafına vesile olabilecek bir ocak yakma çok önemli bir vazifedir. Zaten hizmet-i imaniyenin temel esprisi de kalbleri imardan başka bir şey değildir.
***
Hiçbir tepki hareketi istikamet çizgisini tutturamaz; ya gider ifrata saplanır ya da tefrite mahkum olur.
***
Hakikî mü’min tavrını yakalayamayan insanların, ondan kaynaklanan boşluğu bağırıp çağırma ile doldurma gibi zaaflardan kurtulması pek zordur.
***
Hizmet-i imaniye ve Kur’aniye’de iddianın yeri yoktur. İddiacının da bu dairede yeri yoktur. Bu gönüllüler hareketi aynı zamanda mahviyet, tevazu ve hacâlet hareketidir.
***
Teşriî emirlerle tekvinî emirler bir bütündür. Bunları birbirinden ayrı görme, kalb ve kafa izdivacından habersiz insanların çelişkisidir. Bu çelişkiden kurtulmanın yolu ise, aklın vahiyle bütünleşmesinden geçer.
***
Allah (celle celâlühû) kimseyi terketmez ama sırtını dönüp gidenin de bir çukura yuvarlanması mukadderdir.
***
“İşimiz Allah’a kalmış” gibi ifadeler bir bakıma yeis bir bakıma da hakaret gibi geliyor bana. Keşke işlerimizi bütünüyle O Kudreti Sonsuz’a bırakabilsek.
***
Büyük işlerde yapılan çok küçük ihmaller de pek büyük fiyaskolara sebebiyet verir.
***
Kuvvet, hakkı ve hakikatı muhafaza istikametinde gösterdiği performans ölçüsünde kıymet kazanır. Hakkı ikameye destek olmayan kuvvet yere batmaya müstehaktır.
***
Hız ölçüsünde dengeli olmak gerekir. Mantık ve muhakeme asla hıza feda edilmemelidir.