Mü’minin Şeref ve İzzeti

Mü’minin Şeref ve İzzeti
Mp3 indir

Mp4 indir

HD indir

Share

Paylaş

بِسْمِ الله الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

عَنْ بْنِ عُمَرَ رَضِيَ الله عَنْه

 قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى الله عَلَيْهِ وَسَلَّم

شَرَفُ الْمُؤْمِنِ قِيَامُ اللَّيْلِ

وَعِزُّهُ إِسْتِغْنَاؤُهُ عَنِ النَّاسِ

* * *                 

Hazreti Ömer Efendimizin müberek oğlu Hz. Abdullah’ın

(Allah ikisinden de ebediyyen razı olsun) rivayet ettiği bir kudsî hadiste,

İki cihan saadetinin vesilesi Rasulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz

şöyle buyurmuştur:

“Müminin şeref ve itibarı, gecelerini ibadetle geçirmesinde;

izzet ve haysiyeti de, gönül tokluğu içinde bulunup

insanlara el açmamasındadır.”

(Hâkim, el-Müstedrek; Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat)

 

Mü’minin Şeref ve İzzeti

Allah katında değer verilen mü’min, kimsenin muttali olamadığı gece karanlıklarında  Allah’a ibadet edip dua dua O’na yalvarıp yakaran kimsedir. Allah dostlarının ifadesiyle gece koyları, Allah’a ulaştırma adına en mühim birer rıhtımdırlar. Peygamber Efendimiz İsrâ ve mi’rac yolculuğuna geceleyin çıkmış ve pek çok diğer Enbiyâ da geceleyin yol almışlardır.

Gece uykusunu Allah için bölen mü’min, kimseye duyurmadan hatta evinin duvarlarından ve kendi nefsinden dahi sakınarak ihlas içinde Rabbisine yönelir ve kalbini Allah’tan başka her şeyden uzaklaştırır. Bu gece kahramanları Kur’an-ı Kerim’de şöyle tavsif edilmişlerdir:

تَتَجَافَى جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًا وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ

فَلاَ تَعْلَمُ نَفْسٌ مَا أُخْفِيَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ أَعْيُنٍ جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

“Teheccüd için yataklrın­an kal­kar, azabından endişe içinde, rahmetinden de ümitli olarak Rabbilerine dua edip yalvarırlar ve kendilerine nasib ettiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. İşte onların dünyada yaptıkları makbul işlere mükâfat olarak gözlerini aydın edecek, gönüllerini ferahlatacak hangi sürprizlerin, hangi nimetlerin saklandığını hiç kimse bilemez.” (Secde Suresi, 16-17.)

Allah Teâlâ bir hadis-i kudsîde şöyle buyurmuştur: “Salih kullarıma öyle nimetler hazırla­dım ki, onları ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de insanlardan birinin hatırından geçmiştir.”

Hadiste bahsedilen diğer önemli ve Allah katında kıymetli husus ise, mü’min kulun Allah’tan başkasına karşı istiğna, gönül zenginliği içerisinde olması ve insanlardan bir şey beklememesidir.

Allah Rasulü (aleyhissalatü vesselam) bir hadislerinde şöyle buyurmuşlardır:

لَيْسَ الْغِنَى عَنْ كَثْرَةِ الْعَرَضِ وَلَكِنَّ الْغِنَى غِنَى النَّفْسِ

“Gerçek zenginli mal-mülk çokluğu değildir. Hakiki zenginlik gönül zenginliğidir.” (Buhari, Müslim, Tirmizi)

Sôfîlerden bir Allah dostu “Bir kulun, diğer bir kuldan beklenti içinde olması, hapiste tutsak bir esirin, diğer bir esirden yardım beklentisi içinde olması gibidir.” diyerek yönelinecek kapının yalnızca Allah kapısı olduğunu pek latifâne işaret etmiştir. Bir diğer Hak dostu ise “İstediğini Allah’tan isteyen hiçbir zaman mahrum kalmaz, eli boş çevrilmez.” demiştir.

Konumuzla büyük alakası sebebiyle İbrahim Hakkı Hazretlerinin “Gecelerde” kafiyeli şiirini de hatırlamak istiyoruz.

 

Gecelerde

Ey dide nedir uyku gel uyan gecelerde
Kevkeblerin et seyrini seyran gecelerde.

Bak heyet-i alemde bu hikmetleri seyret
Bul Saniini ol ana hayran gecelerde.

Çün gündüz olursun nice ağyar ile gafil
Koy gafleti dildardan utan gecelerde.

Gafletle uyumak ne reva abd-ı hakıra
Şefkatle nida eyliye Rahman gecelerde.

Cümle geceyi uyuma Kayyum’u seversen
Ta Hay olasın hay ile ey can gecelerde.

Aşıklar uyumaz gece hem sen uyuma kim
Gönlün gözüne görüne ey can gecelerde.

Dil beyt-i Hüdadır anı pak eyle sivadan
Kasrına nüzül eyleye Rahman gecelerde.

Az ye az uyu hayrete var fani ol andan
Bul canı beka ol ana mihman gecelerde.

Allah için ol halka mukarin gece gündüz
Ey Hakkı nihan-ı aşk ödine yan gecelerde.

                            Erzurumlu İbrahim Hakkı

 

وَصَلِّ وَسَلِّمْ و بَارِكْ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ

 وَعَلٰى اٰلِه وَأَصْحَابِهِ أَجْمَعِين

وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ

 وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ