Zatında, sıfatlarında ve fiillerinde hiçbir dengi ve benzeri bulunmayan, varlıklara hayat veren ve varlığıyla bütün mahlukâtı ayakta tutan fakat kendi varlığı hiçbir varlığa bağlı olmayan âlemlerin Rabbi Allah’a sonsuz hamd ü sena; bütün mevcudâtın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı, ‘Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım!’ hitab-ı mübeccelinin biricik muhatabı, kâinatın Efendisi Hazreti Ahmed ü Mahmud u Muhammed Mustafa’ya, O’nun aile fertlerine ve her biri bir vefa ve sadakat sembolü olmuş arkadaşlarına kainatın zerratı adedince salât ü selam ediyor; afv ü mağfiretin sağanak sağanak yeryüzüne indiği şu bereketli günlerde, merhameti sonsuz Rabbimiz’e bir kere daha yalvarıyoruz:
Ey ululardan ulu Rabbimiz! Bizi, Senin azamet ve ululuğun karşısında kulluk hakikatini kavramış, yüzü her zaman yerde olan kullarından eyle.. buudları ölçülemeyecek kadar geniş olan ihsan ü atâ hazinelerinden ve hadd ü hesabı olmayan bereket kaynağı fazlından bize de bol bol lütufta bulun!.
Ey her şeyin yegane sahibi yüce Rabbimiz! Dostluğunla şerefyab kılarak lütufta bulunduğun kulların gibi, bize de lütufta bulun; Sana düşmanlık edenleri mahrum ettiğin şekilde bizi de nimetlerinden mahrum etme; Sen mü’minlerin dostu ve yardımcısı, Senden talepte bulunanların isteklerini is’af eden biricik kerem sahibisin! Zaten Senin keremin sadece halis müminlere, teveccühün de ebrar ve mukarrebîne mahsus değildir; Sen her şeyi kuşatan rahmetinle dilediğini ihsan ve ikrama boğarsın… Evet, Sen lütuflarında sınır olmayan cömertler cömerdi, kullarının bütün ihtiyaçlarını görüp onları başkalarına el açma zilletinden kurtaran Ganiy-yi Hakîkî ve merhamet şualarıyla bütün varlığı sarıp sarmalayan yüceler yücesi Rahîm ü Alî’sin.
Duamızı, Senin yüce Habîbine, saadet hanesinin kutlu fertlerine ve ashab-ı güzînine bir kere daha salât ü selam ederek bitiriyor ve nezdinde onları şefaatçi eyleyerek halimizi arz ediyoruz; dualarımızı kabul buyur Rabbimiz!