Kainattaki her bir varlığı ulûhiyetine ve rubûbiyetine delil yapıp kullarının yürüyeceği yollara işaretçiler koyan Rabbimize hadsiz şükürler, nihayetsiz senalar; kainatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı rehberimiz Efendimiz’e, aile fertlerine, yol arkadaşlarına salât ü selam ediyor, Rabbimize yalvarıp yakarmaya, dua ve niyazlarla gönlümüzü ortaya koymaya havadan, sudan daha fazla muhtaç olduğumuz şu günlerde bir kere daha ellerimizi açıyoruz:
Ey bütün mevcûdâtın yaratıcısı ve yaşatıcısı olan Yüce Allahımız! Sen Zât-ı Ecell-i A’lâsına hiçbir arazın ârız olamadığı, gücünü, kuvvetini hiçbir çerçevenin kuşatamadığı ve hiçbir beyanın Kendisini hakkıyla ifade edemediği yegâne Zât’sın! Bütün âleme yerleştirdiği alâmetlerle seyyarelerden zerrelere varana kadar topyekün mahlûkat tarafından eksiksiz bilinip tanınan ve varlığı kendinden Mevcûd-u Hakîkî de yine Sensin! Hiçbir delil ve hiçbir bürhan mevcudiyetini ispata kâfî gelemez. Varlığını, kullarının kalblerine yerleştirdiğin imanla duyuran ve varlık âlemindeki her şeyden daha ayan olan Sensin! Biz, Senin kapıkulların, varlığımızı Sana borçlu olduğumuz gibi, onun devamı da yine Senin devam ettirmenle mümkün olmaktadır. İşte bu hislerle Sana yöneliyor, Sana tevekkül ediyor, kudretinin azametine, ilminin ihatasına, iradenin şümûlüne, sem’ ve basarının da nüfûzuna dayanarak, bize de vahdaniyetinin esrarını duyurmanı istirham ediyoruz. Ruhlarımızı sıfât-ı sübhaniyenin tecellîleri ile pırıl pırıl hale getir ve kalblerimizi marifetinin nurları ile bütün kirlerden, paslardan ve ahlâk-ı zemîmeden temizle!…
Salât ü selamla kaldırdığımız ellerimizi, bir kere daha Efendimiz’i, O’nun biricik aile fertlerini, yıldızlar kadar yükseklerde pervaz eden ashabını hayırla yad ederek indiriyor ve bunları Senden diliyoruz Rabbimiz!