Soru: Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) ister Hira’da kainatı okumasını isterse varlıkla münasebetini, selef-i sâlihînin -mesela Üstad hazretlerinin Barla Dağı’nda, çam ormanlarında- tabiatla çok içli dışlı olduğunu görüyoruz. Bugünün nesilleri ise her gün biraz daha tabiattan uzaklaşıp daracık evlere ve ekran karşısına hapsoluyorlar. Tabiattan bu kopukluk insanın ruhî ve kalbî inkişafında menfi rol oynar mı?
-Kâinatı doğru okuyabilme ve tabiatla faydalı bir alış-verişte bulunabilme mümince nazar ve niyete bağlıdır. (00.30)
-Hira’nın ve Mekke’nin celâli tecelliye açık yamaçlarının doğru okunması lazımdır; zira, coğrafyanın da insanların duygu ve düşünceleri üzerinde önemli tesirleri vardır. (02.18)
-Dağlarla Peygamberler denizlerle de şeytanlar arasında ciddi münasebetler vardır. (04.50)
-Hem Rasûl-ü Ekrem (aleyhi ekmelüttehâyâ) Efendimiz hem de O’nun her devirdeki çırakları hedefi belli, disiplinli ve sistemli bir düşünceyle kainâta bakıp tabiatı okuyorlardı. (08.02)
-Şu burç burç sema neyi gösteriyor?!. (11.35)
-Kur’an-ı Kerim’in özelliklerinden birisi de varlıkla insan arasındaki münasebetleri ortaya koyması ve beşer ile tabiat arasındaki muhtemel bir çatışmanın önünü almasıdır. (15.33)
-Her geçen gün tabiattan biraz daha uzaklaşıyor ve varlığa karşı yabancılaşıyoruz; bu da üst üste problemlerle karşılaşmamıza sebebiyet veriyor. (17.39)
-“Ya nazik ol ya da sus!” dercesine gelip dudaklara yapışan dana burnunun hayretbahş hikayesi… (19.32)