Soru: Bazı mü’minler vesilesiyle İslam’ı tanıyan ya da hizmet dairesine dahil olan kimseler, tanışma safhasında müşahede ettikleri hassas müslümanlığı ve nezaketi işin içine girdikten sonra herkeste aynıyla göremeyip inkisâr-ı hayale kapılabiliyorlar. Bazıları da, bir kısım menfi örnekleri genelleştirip selefleri ve yol arkadaşları hakkında besledikleri hüsn-ü zannı yitirmeleri neticesinde derin bir ümitsizliğe düşebiliyorlar. İnsanları inkisâr-ı hayale uğratmanın da vebali var mıdır? Bu husustaki mütalaalarınızı lutfeder misiniz?
-Bazıları, tanışma safhasında gördükleri güzel temsili ya da hayal ettikleri örnek insanları daha sonraları hayal ve beklentilerine denk çizgide bulamayabilirler. Ne var ki, şahısların yanlışlarını dillendirip ona göre bir tavır belirlemek ve bir kısım kusurlardan dolayı pek çok güzelliği görmezlikten gelmek de büyük bir hatadır. (01.45)
-Temsilciler, beyt-i Huda olan kalblerini elden geldiğince temiz tutmaya, iç dünyalarını arındırmaya, gönüllerindeki haşyet duygusunu tavır ve davranışlarına yansıtmaya çalışarak, rehberlik ettikleri kimseleri asla inkisâra uğratmasalar!.. (02.50)
-Kusurları giderme hususunda Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’in üslubu uygulanmalı; insanların hataları yüzlerine vurulmamalı, onların doğruyu bulmaları ve iyi birer müslüman olmaları için mülayim bir eda ortaya konulmalıdır. (04.42)
-İffet âbidesi Hazreti Cüleybib ve istisna Nebevî ikaz… (05.10)
-Bütün kusurları örtebilecek güzellikler ve Hazreti Nuayman’ı şefaate mazhar kılan hususiyet… (11.15)
-Huzur vereni al, kederlendirenden uzaklaş!.. (15.25)
-İhtidanın aslî ve zıllî olması ne demektir? “Aslî ihtida” ve “zıllî ihtida” tabirlerinin tahlili… (16.48)
-Rehberler için çok önemli bir esas: Daha baştan, “Arızalı nesillerden biri olan şu kardeşinize takılıp İslam’ı ondan ibaret görmeyin; siz Din-i Mübîn’in eşsiz güzelliklerine, Rasûl-ü Ekrem’in hayat-ı seniyyelerine ve selef-i salihinin destansı sergüzeştlerine bakın!..” demek suretiyle nazarları hiç yanıltmaz ve inkisâr-ı hayale uğratmaz hakikatlere çevirmek lazımdır. (19.05)
-Kaç kişinin kâtilisin!.. (23.33)
-Bakışı bir noktaya yoğunlaştırmanın ve bir şey bulma ümidiyle bakmanın kendine has bir kerameti vardır. İstifade etmek isteyenler, dost ve arkadaşlarına hüsn-ü zanla bakmalıdır. (25.00)
-Hakkındaki “şakî” damgasını kırk sene boyunca müşahede ettiği halde bağışlanma ümidini yitirmeyen vefa kahramanı.. ve gayretullaha dokunan söz… (26.53)