Soru: “Hırs ölçüsünde istenebilecek tek şey rıza-yı ilahidir; i’lâ-yı kelimetullah bile bu konuda yarımdır. Çünkü, ona da neticeyi düşünme itibarıyla bazı şeyler bulaşmış olabilir.” buyuruluyor. Bu sözü nasıl anlamalı ve hayatımıza nasıl mâl etmeliyiz? Sübjektif mükellefiyet mülahazası bu mevzuda da geçerli midir?
-İnanmış bir insan her tavrında, her davranışında ve her düşüncesinde sadece Cenâb-ı Allah’ın hoşnutluğunu hedeflemelidir. (00.55)
-Hazreti Ömer b. Abdülaziz, çok güzel mektup yazardı; fakat, onların sırf Allah rızası için yazılmış olmasına ve her kelimenin gönülden kopup çıkmasına çok dikkat ederdi. Bazen yazdığı on mektuptan dokuzunu içlerinde gördüğü çok küçük bir şirk şaibesinden dolayı yırtıp atardı. (03.50)
-Hırs duygusunu yaratılış gayesine uygun olarak kullanmak nasıl olur? (05.46)
-Rıza-yı İlahîyi arama mevzuunda hakiki bir mü’min ve gerçek bir entellektüel tavrı ortaya koyan Ebu Hasan Eş’arî hazretlerinden bir misal… (07.04)
-İnsanın kendini münafık görmesi doğru mudur? Kendinden kuşkulanmanın serhaddi nedir? (08.03)
-Cenâb-ı Hakk’ın rızasına ulaşmanın en kestirme yolu i’lâ-yı kelimetullahtır. (11.37)
-Aksa’l-gâyât ne demektir; dualarımızda bu tabiri kullanmamızın mahzuru var mıdır? (16.00)
-Mekkî teşrii esas alıp sübjektif mükkellefiyet ufkuna göre yaşayan abide şahsiyetlerin örnek hayatlarından birkaç misal… (18.35)
-Esved b. Yezid En-Nehaî ve ölüm anındaki endişesi… (24.21)
-İmam Malik hazretlerinin Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’e karşı hürmeti… (25.42)