Kıymetli dostlar,
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi benlik, güç ve kuvvetin sebebiyet verdiği akıl tutulmasına değinerek sohbetine başladı.
Allah Rasûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz’in, “Allahım beni kendi gözümde küçük, insanlar nazarında ise (yüklediğin misyona uygun olarak) büyük göster!” şeklindeki duasını nasıl anlamamız ve hangi niyetle tekrar etmemiz gerektiğini açıkladı.
Mü’minliğin sözde kalmayıp insanın hal, tavır ve davranışlarına kendi boyasını çalması lazım geldiğini vurgulayan Hocaefendi, bu konudaki eksiklerimizin İslam dünyasına çok pahalıya mal olduğunu dile getirdi. “Sen kendini anlatmayı bırak, davranışlarının seni anlatmasına bak!” cümlesi üzerinde durdu.
Bu arada şunları söyledi:
*Şamata aslında birilerinin felaketli haline mum yakma, bağırıp çağırma demektir; “Falan battı, bitti gitti!” demek, mesela, “Bank Asya battı gitti!” falan demek gibi.. “Kimse Yok mu battı gitti!” İşte bunlar şamatadır Arap dilinde. Hadis-i şeriflerde de “düşmanların şamatası” manasına kullanılmaktadır, Türkçemize de aynen geçmiştir. Olmayacak şeylerde şamata koparırsın, kulakları yağır edersin, hafizanallah. Bunlar bir neviyle şirretliğin, bağışlayın, insan ruhundaki ve düşünce dünyasındaki densizliğin dışa vurması demektir.
*Ziya Paşa “Erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar / Rencide olur dide-i huffaş ziyadan.” der. Başka bir yerde de şöyle söyler:“En ummadığın keşfeder esrar-ı derunun / Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?” Âlem anlamıyor mu zannediyorsun sen; herkes anlıyor bunu. Şamatayla hangi şirretliği kapamak istediğini herkes anlıyor. Silinmez o zihinlerden.. nöronlara öyle bir yerleşti ki elli sene geçse üzerinden, tarih onu öyle yazacak.. öyle tescil edilecek.. o siciller bir gün önünüze çıkacak.. burada çıkmanın ötesinde, öbür tarafta kitabınızı sol taraftan alıp o kitabınızı (amel defterinizi) göreceksiniz ve işte o zaman “keşke” diyeceksiniz.
*Allah, başını almış öyle bir duruma doğru gidenlerin, isyan deryasına yelken açmış kenara çıkmaya fırsat bulamayanların gözlerindeki perdeyi sıyırsın!..
Sohbetin sonuna doğru muhterem Hocaefendi, ecdadımızın, Topkapı’nın sadeliğini bırakıp, Dolmabahçe’nin büyüleyen, uyutan ve felç eden havası içine girdikleri zaman millet olarak içten içe çürüdüğümüzü belirtti ve şöyle dedi:
“Dört bir yandan problemler sarmalı içinde, ne yaptığını, ne yapacağını bilemez hale gelmiş bir devletçik.. çik.. hani ‘gemicik’ vardı ya.. bir devletçik!.. İnsanlar her yerde böyle cik’e cık’a bağlanınca koskocaman bir devleti de …cik’leştiriyorlar fiilleriyle, tavırlarıyla, davranışlarıyla. Allah gözlerindeki perdeyi kaldırsın, basiretlerini açsın.”
25:15 dakikalık bu sohbeti ses ve görüntü dosyaları halinde arz ediyoruz.
Duaların müstecap ve makbul olduğu arefe ve bayram günlerinde niyazlarınızda anılmak recasıyla…