Kıymetli arkadaşlar,
Bu sayfada defalarca dile getirdiğimiz üzere bizim tek dert ve dileğimiz var: Cenâb-ı Hakk’ın lütf u ihsanıyla şahitlik ettiğimiz güzellikleri ve dinlediğimiz nefis sözleri dostlarımızla paylaşmak; böylece hem bir Hak Dostu’na (mekan açısından) yakın olmanın hakkını vermek hem de yeryüzü sathını bir nevi sohbet-i Canan meclisi haline getirmek.. idrak ve ihsas melekelerinin bizimkinden çok daha engin olduğuna inandığımız arkadaşlarımıza malzeme ulaştırıp onların daha derin değerlendirmeler yapmalarına vesilelik etmek.
Fakat, gelin görün ki, söz konusu muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili paylaşımlar olunca hemen her “nağme” medyada çok farklı şekillerde yorumlanıyor ve dosyalarımızdan olmayacak manalar çıkarılıyor. Bazıları ehl-i imanı birbirine düşürmek maksadıyla muhterem Hocamızın sözlerinin muhatabı falan filan kitleymiş gibi gösterirlerken, kimileri de çok karanlık hesaplarla sırf mübarek bir camia hakkında suizanlar oluşturmak için (olsa olsa “testi kırılmadan” sadedinde anlaşılabilecek sözleri) “Gülen’den cemaate uyarı!” gibi manşetler atarak neşrediyorlar.
Kim hangi hesapla ve garazla nasıl çarpıtırsa çarpıtsın, “nağme”leri bizzat okuyan, dinleyen, değerlendiren ve muhterem Hocamızın kendi beyanlarına kulak veren her vicdan sahibinin mutlaka gerçekleri göreceğine, bugün olmazsa yarın kendisinin de istifade edeceğine inanıyoruz. İnşaAllah, bu inançla, tek bir insana bile faydası dokunacağını düşündüğümüz her vesileyi Allah’a ısmarladığımız bir şişe halinde İnternet denizine bırakmaya devam edeceğiz.
Sevgili dostlar,
13:20 dakikalık bugünkü nağmemizde muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi şu hususlara değiniyor:
-Başkaları hangi yol ve yöntemleri kullanırlarsa kullansınlar, siz her zaman müstakim olmalı ve asla istikametten ayrılmamalısınız.
-İnsanı çatlatacak hallerde bile katiyen gazaba kapılmamalısınız. Peygamber Efendimiz bir sahabiye reçete olarak “Öfkelenme!.” diyor. Sizi çekemeyen, her davranışıyla size hased ve rekabet ettiğini ortaya koyan kimselere karşı bile öfkelenmemeli, haset ve rekabete girmemelisiniz.
-Cenâb-ı Hak, başa kakmayı, insanları minnet altında bırakmayı ve bu şekilde onlara eziyet etmeyi yapılan işin sevabını iptal edecek bir sebep olarak zikrediyor: “Ey iman edenler! Sadaka verdiğiniz kimselere minnet etmek, onları incitmek suretiyle o sadakalarınızı boşa çıkarmayın.” (Bakara, 2/264) buyuruyor. Evet, her türlü sadakat emaresine bu açıdan yaklaşılmalı; riya, süm’a, eza, başa kakma ve minnet altında bırakmayla yapılan o iyilik zayi edilmemeli. Yaptığınız kat kat iyiliğin sıfırını bile göstermeyen kimselere karşı dahi tavır almamalı, onlara aynıyla mukabelede bulunmamalısınız. Sürekli alacaklı olmalı, fakat alacaklı olduğunuz şeyleri asla talep etmemelisiniz. Öyleyse, hep veren, destekleyen siz olsanız da başa kakmak ve minnet altında bırakmak suretiyle başkalarını alacaklı hale getirmemelisiniz. Unutmamalısınız ki, başa kakmak ve minnet altında bırakmak Firavun ahlakıdır.
-Bu dünya darılma dünyası değil dayanma dünyasıdır.
-Alvar İmamı ne güzel söyler: “Âşık der incitenden / İncinme incitenden / Kemalde noksan imiş / İncinen incitenden.” Evet, incitseler de incinme, hele incitmeyi hiç aklına getirme!..
-Kötü sözlere aynı şekilde çirkin ifadelerle karşılık vermemelisiniz. Siz her zaman tatlı dilli olmalı, müsbet hareket etmelisiniz. Muhatabınız tevhid hakikatine bile ilişse, siz öfkelenme ve kötü sözlerle karşılık verme yerine, mantıkî delillerle işin hakikatini anlatmaya çalışmalısınız. Kavl-i leyyinden asla ayrılmamalısınız.
Dualarınıza vesile olması istirhamıyla arz ediyoruz.