Bayram Sabahı Duası

Herkul | | ORTAK DUA

اَللهُ أَكْـبَرُ كَبِيرًا، وَالْحَمْدُ لِلهِ كَثِيرًا، وَسُبْحَانَ اللهِ بُكْرَةً وَأَصِيلاً الحمد لله رب العالمين وَالصَلاة وَالسَلاِّم عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَاٰلِـهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ

اَللّٰهُمَّ لَا مَانِعَ لِمَا أَعْطَيْتَ، وَلَا مُعْطِيَ لِمَا مَنَعْتَ، وَلَا رَادَّ لِمَا قَضَيْتَ، وَلَا مُبَدِّلَ لِمَا حَكَمْتَ، وَلَا يَـنْـفَعُ ذَا الْجَدِّ مِنْكَ الْجَدُّ.

اَللّٰهُمَّ بَاعِدْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ خَطَايَانَا كَمَا بَاعَدْتَ بَيْنَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ. اَللّٰهُمَّ نَقِّنَا مِنْ خَطَايَانَا كَمَا يُنَقَّى الثَّوْبُ اْلأَبْيَضُ مِنَ الدَّنَسِ. اللَّهُمَّ اغْسِلْ خَطَايَانَا بِالْمَاءِ وَالثَّلْجِ وَالبَرَدِ.

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ مِنَ الْخَيْرِ كُلِّهِ؛ عَاجِلِهِ وَآجِلِهِ، مَا عَلِمْنَا مِنْهُ وَمَا لَمْ نَعْلَمْ. وَنَعُوذُ بِكَ مِنَ الشَّرِّ كُلِّهِ عَاجِلِهِ وَآجِلِهِ، مَا عَلِمْنَا مِنْهُ وَ مَا لَمْ نَعْلَمْ

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ مِنْ خَيْرِ مَا سَأَلَكَ مِنْهُ نَبِيُّكَ مُحَمَّدٌ ﷺ وَنَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا اسْتَعَاذَ مِنْهُ نَبِيُّكَ مُحَمَّدٌ ﷺ.

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ, وَتَرْكَ الْمُنْكَرَاتِ, وَحُبَّ الْمَسَاكِينِ, وَأَنْ تَغْفِرَ لَنَا وَتَرْحَمَنَا. وَإِذَا أَرَدْتَ فِتْنَةَ النَّاسِ فَتَوَفَّنَا غَيْرَ مَفْتُونٍ. وَنَسْأَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ وَحُبَّ عَمَلٍ يُقَرِّبُنَا إِلَى حُبِّكَ.

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ فَوَاتِحَ الْخَيْر وَخَوَاتِمَهُ وَجَوَامِعَهُ, وَأَوَّلَهُ وَآخِرَهُ، وَظَاهِرَهُ وَبَاطِنَهُ, وَالدَّرَجَاتِ الْعُلَى مِنَ الْجَنَّةِ.

اَللَّهُمَّ ارْحَمْ أُمَّةَ مُحَمَّدٍ. اَللَّهُمَّ اغْفِرْ لِأُمَّةِ مُحَمَّدٍ. اَللَّهُمَّ أَصْلِحْ أُمَّةَ مُحَمَّدٍ.

لاَ إِلهَ إِلاَّ اللَّهُ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ, لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ ,سُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ, اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ. نَسْأَلُكَ مُوجِبَاتِ رَحْمَتِكَ وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ وَالْعِصْمَةَ مِنْ كُلِّ ذَنْبٍ وَالْغَنِيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ وَالسَّلَامَةَ مِنْ كُلِّ إِثْمٍ لَا تَدَعْ لَنَا ذَنْبًا إِلَّا غَفَرْتَهُ, وَلَا هَمًّا إِلَّا فَرَّجْتَهُ, وَلَا حَاجَةً هِيَ لَكَ رِضًا إِلَّا قَضَيْتَهَا يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ

اَللّهُمَّ أَنْتَ تَحْكُمُ بَيْنَ عِبَادِكَ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ, لاَ إِلهَ إِلاَّ اللَّهُ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ, لاَ إِلهَ إِلاَّ اللَّهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ, سُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَـرْشِ الْعَظِيمِ, اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

اَللّهُمَّ فَارِجَ الْهَمِّ كَاشِـفَ الْغَمِّ مُجِيبَ دَعْوَةِ الْمُضْطَرِّينَ إِذَا دَعَوْكَ رَحْمانَ الدُّنْيَا وَاْلاخِرَةِ وَرَحِيمَهُمَا. فَارْحَمْنَا فِي حَاجَتِنَا هذِهِ بِقَضَائِهَا وَنَجَاحِهَا رَحْمَةً تُغْنِينَا بِهَا عَنْ رَحْمَةِ مَنْ سِوَاكَ. 

اَللّٰهُمَّ عَلَيْكَ بِأَعْدَائِكَ وَأَعْدَائِنَا وَأَعْدَاءِ خِدْمَتِنَا كُلِّهِمْ أَجْمَعِينَ.

اَللّٰهُمَّ إِنْ كُنْتَ تُرِيدُ هِدَايَتَهُمْ فَاهْدِ مَنْ تُرِيدُ هِدَايَتَهُمْ وَسَوْقَهُمْ اِلَى الْحَقِّ وَالْعَدَالَةِ وَالْإِنْصَافِ وَالْوِفَاقِ وَالْإِتِّفَاقِ فِي أَقْرَبِ أَقْرَبِ زَمَانٍ. وَسُقْهُمْ أَيْضًا إِلَى مَحَبَّةِ جَمِيعِ الْمُسْلِمِينَ, وَإِلاَّ فَأَلْجِمْ أَفْوَاهَهُمْ, وَاغْلُلْ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ, وَاشْدُدْ عَلَيْهِمْ وَطْأَتَكَ, وَكَسِّرْ أَقْلاَمَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ وَقُوَّتَهُمْ وَطُغْيَانَهُمْ وَضَلاَلَتَهُمْ وَشَوْكَتَهُمْ وَوَحْدَتَهُمْ وَعُدَّتَهُمْ وَاتِّحَادَهُمْ واتِّفَاقَهُمْ وَنُظُمَهُمْ وَانْتِظَامَهُمْ. اَللّٰهُمَّ اهْزِمْهُمْ وَزَلْزِلْهُمْ وَشَتِّتْ شَمْلَهُمْ وَفَرِّقْ جَمْعَهُمْ وَمَزِّقْهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ وَاجْعَلْ بَأْسَهُمْ بَيْنَهُمْ وَلاَ تُبَلِّغْهُمُ اْلأَمَلَ

يَا مَنْ يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ اِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ. هَا نَحْنُ مُضْطَرُّونَ إِسْتَجِبْ دَعَوَاتِنَا وَاكْشِفْ عَنَّا السُّوءَ. أَنْتَ رَجَاؤُنَا وَمَلْجَؤُنَا وَمَنْجَانَا.

اَللَّهُمَّ انْصُرْنَا وَانْصُرْ مَنْ نَصَرَنَا عَلَى أَعْدَاءِنَا. اَللَّهُمَّ انْصُرْنَا عَلَى الْحُسَّادِ بِنَا وَعَلَى الْحُسَّادِ بِخِدْمَتِنَا. اَللَّهُمَّ انْصُرْنَا عَلَى الْمُتَجَاوِزِينَ عَلَيْنَا. اَللَّهُمَّ انْصُرْنَا عَلَى الْمُعَادِينَ لَنَا. اَللَّهُمَّ انْصُرْنَا عَلَى كَائِدِينَنَا. اَللَّهُمَّ انْصُرْنَا عَلَى الْمَاكِرِينَ بِنَا. اَللَّهُمَّ انْصُرْنَا عَلَى الْمُؤْتَمِرِينَ عَلَيْنَا السُّوء. اَللَّهُمَّ انْصُرْنَا عَلَى الْمُتَقَوِّلِينَ عَلَيْنَا السُّوء. اَللَّهُمَّ انْصُرْنَا عَلَى الْمُتَرَبِّصِينَ عَلَيْنَا السُّوء. اَللَّهُمَّ عَلَيْكَ بِهِمْ وَلَا تُبَلِّغْهُمُ الأَمَلَ وَانْصُرْنَا عَلَيْهِمْ يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَام بِحَقِّ ذَاتِكَ وَبِحَقِّ صِفَاتِكَ وَبِحَقِّ أَسْمَاءِكَ الْحُسْنَا وَبِحَقِّ وَحُرْمَةِ وَشَفَاعَةِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ الْمُصْطَفَى وَبِحَقِّ وَحُرْمَةِ وَشَفَاعَةِ أَبِي بَكْرٍ وَعُمَرَ وَعُثْمَانَ وَعَلِيٍّ 

Ey çaresizler çaresi! Sebeplerin sukût ettiği, içtimaî ahvalin boz-bulanık bir hâl aldığı, her yanda zalimlerin “hay­huy”unun duyulduğu, yığınların çaresizlikle kâh sağa, kâh sola toslayıp durduğu şu karanlık günlerde, zulmet zulmet içinde kıvrananlara nezdinden bir ışık gönder.. sonsuz kudretinle bütün zulüm ve haksızlık ateşlerine bir su serp.. şeytanın ocaklarını söndür ve iblislerin boyunlarına çözemeyecekleri tasmalar geçir.

Ey talihsizlerin sığınağı, ey âcizlerin güç kaynağı, ey dertlilerin tabibi ve ey yolda kalmışların hâdîsi ve yol göstereni! Bir kere daha Sana dehalet ediyor ve içimizi son bir kez daha Sana döküyoruz. Boş şeylerin arkasından koşup durduk; olmayacak hülyalara gönül bağladık. Ümit ettiklerimiz yüzümüze bakmadı ve bel bağladıklarımız asla bizi umursamadı. Bugüne kadar Senden başka sesimizi duyan, başımızı okşayan olmadı. Duygularımızla alay edildi; düşüncelerimiz cürüm sayıldı. Her yanda kundaklamalar yaşandı.. her tarafta fitne ateşleri körüklendi.. yananlar ocaklar gibi yandı ve yapılanlar ismet-i dine dayandı.

Ey her duada bulunana icabet eden ululuk tahtının Sultanı! Şu anda binler, yüz binler Senin karşında divan durarak ellerimizi Sana açıyor ve külliyet kesbetmiş niyaz edalı soluklarımızla, kullarına her zaman açık bulunan, hiç olmazsa aralık duran rahmet desenli kapının tokmağına inleyerek dokunuyor ve “Biz geldik” diyoruz. Herkesi ve her şeyi görüp gözettiğine, her sese ve herkese merhamet ettiğine gönülden inanarak kaçkınlığımızı muvakkat dahi olsa görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların içinde tasavvur ediyor, karıştırdığımız haltlara değil, Senin afv u safhına bakıyor ve ümitlerimizi ona bağlıyoruz.

Bütün bunları Sana açıyor, içimizi Sana döküyor ve na­zar-ı merhametine dehalet etmek istiyoruz. Aslında, Sen varken başkalarından yardım istemek şirk ve şuna-buna el açmak da bir saygısızlıktır. Yaralarımızı saracak Sen, ızdıraplarımızı dindirecek de Sensin. Sensin kin ve nefretle atan kaskatı kalbleri yumuşatacak; Sensin nifak gel-gitleri içinde bocalayıp duranlara istikamet üfleyecek. Nazarî insanlıktan amelî insan olmaya yükselememiş bahtsızların talihlerine de bir ışık yak. Uzakta duranları daha da uzaklaştırarak tazib etme; dudakları Seni tazimle süslü kulların yakarışları arasında bizim dileklerimize de icabet buyur.

رَبَّنَا اٰتِنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَدًا، وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا فَرَجًا وَمَخْرَجًا،

رَبَّنَا وَآتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلَى رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ إِنَّكَ لَا تُخْلِفُ الْمِيعَادَ

رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

وَصَلِّ وَسَلِّمْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ صَلَاةً تَكُونُ لَكَ رِضَاءً وَلِحَقِّهِ أَدَاءً وَصَلِّ وَسَلِّمْ أَيْضًا عَلَى جَمِيعِ إِخْوَانِهِ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحِينَ، اٰمِينَ يَا مُعِينُ.

Ortak Dua – 20 Ashab-ı Bedrin İsimleri

Herkul | | ORTAK DUA

Ey âlemlerin Rabbi Allahım! Sana sonsuz hamd ü sena, Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’e ve âl ü ashabına nihayetsiz salât ve selam ediyor, başta makam-ı ferdiyetin sahibi Ferd-i Ferîd Efendimiz olmak üzere Bedir gazvesine katılan, katılıp ilklerden olma mazhariyetiyle serfiraz bulunan ashabının mübarek isimlerini zikrederek huzurunda Sana yalvarıyorum:

Evvela Efendimiz ve Efendiler Efendisi, Allah Rasûlü, insanlık ufkunun biricik muhaciri Hazreti Muhammed el-Muhacirî (sallallahu aleyhi ve sellem),

sonra

Seyyidina Ebû Bekr es-Sıddîk el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ömer ibnü’l-Hattâb el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Osman ibn Affân el- Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Alî ibn Ebî Talib el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Talha ibn Ubeydullah el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Zübeyr ibn Avvâm el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdurrahman ibn Avf el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sa’d ibn Ebî Vakkâs el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Saîd ibn Zeyd el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Ubeyde ibn Cerrâh el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Übeyy ibn Ka’b el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina el- Erkam ibn Erkam el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Es’ad ibn Yezîd el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Enes ibn Muaz el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Enese Mevla-Rasûlillah (sallallahü aleyhi vesellem) el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Üneys ibn Katâde el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Evs ibn Sâbit el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Evs ibn Havlî el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Evs ibn es-Sâmit el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina İyâs ibn el-Bükeyr el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Büceyr ibn Ebî Büceyr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Behhâs ibn Sa’lebe el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Besbese ibn Amr el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Bişr ibn el-Berâ el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Beşîr ibn Sa’d el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Bilal ibn Rebâh el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Temîm Mevla-Hırâş el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Temîm Mevla benî Ğanm el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Temîm ibn Yeâr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sâbit ibn Akram el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sâbit ibn Sa’lebe el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sâbit ibn Hâlid el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidine Sâbit ibn Hansâ el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sâbit ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sâbit ibn Hezzâl el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sa’lebe ibn Amr el-Hazrecî(radiyallahü anh),
Seyyidina Sa’lebe ibn Aneme el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sakf ibn Amr el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Câbir ibn Hâlid el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Câbir ibn Abdillah el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Câbir ibn Atik el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Cebbar ibn Sahr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Cübeyr ibn İyâs el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Hâris ibn Enes el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Hâris ibn Evs el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Hâris ibn Hâtib el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Hâris ibn Ebî Hazeme el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Hâris ibn es-Sımme el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Hâris ibn Arfece el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Hâris ibn en-Nu’man el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hârise ibn Sürâka eş-Şehîd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hârise ibn Nu’man el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hâtıb ibn Ebî Beltea el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hâtıb ibn Amr el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hâtıb ibn Amr el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Hubâb ibn Münzir el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Habîb ibn Esved el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Harâm ibn Milhan el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hureys ibn Zeyd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Husayn ibn Hâris el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hamza ibn el- Abdülmuttalib el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hârice ibn el- Humeyyir el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidine Hârice ez-Zeyd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hâlid ibn el-Bükeyr el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hâlid ibn Kays el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Habbâb ibn el-Eret el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Habbâb Mevla Utbe ibn el- Ğazvân el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hubeyb ibn İsâf el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hırâş ibn es-Sımme el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hallâd ibn Râfi’ el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hallâd ibn Süveyd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hallâd ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Huleyde ibn Kays el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Huleyfe ibn Adiyy el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Huneys ibn Huzâfe el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Havvât ibn Cübeyr el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Havlî ibn Ebî Havlî el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Zekvan ibn Abdikays el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Zü’ş- Şimâleyn Umeyr ibn Abd-i Amr eş-Şehîd el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Râfi’ ibn Hâris el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Râfi’ ibn Uncede el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Râfi’ ibn el-Muallâ eş-Şehîd el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Râfi’ ibn Yezîd el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Rib’ıy ibn Râfi’ el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina er-Rabî’ ibn İyâs el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Rabîa ibn Eksem el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ruhayle ibn Sa’lebe el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Rifâa ibn Râfi’ el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Rifâa ibn Abdi’l-Münzir el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Rifâa ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ziyâd ibn Bişr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ziyâd ibn Lebîd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Zeyd ibn Eslem el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Zeyd ibn Hârise el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Zeyd ibn el-Hattâb el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Zeyd ibn el-Müzeyyen el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Zeyd ibn Vedîa el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina es-Sâib ibn Osman el- Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidine Sâlim Mevlâ ebî Huzeyfe el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidine Sâlim ibn Umeyr el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidine Sübey’ ibn Kays el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sürâka ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sürâka ibn Ka’b el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sa’d ibn Havle el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sa’d ibn Hayseme el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sa’d ibn er- Rabî’ el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sa’d ibn Zeyd el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sa’d ibn Süheyl el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sa’d ibn Ubeyd el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sa’d el-Kelbî Mevlâ-Hâtıb el- Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sa’d ibn Muâz el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Süfyan ibn Bişr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Seleme ibn Eslem el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Seleme ibn Sâbit el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Seleme ibn Selâme el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Selît ibn Kays el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Süleym ibn el- Haris el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Süleym ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Süleym ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Süleym ibn Milhân el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Simâk ibn Sa’d el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sinan ibn Ebî Sinan el- Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sehl ibn Huneyf el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sehl ibn Atîk el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sehl ibn Kays el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Süheyl ibn Râfi’ el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Süheyl ibn Vehb el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sevad ibn Züreyk el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Sevâd ibn Ğaziyye el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Süveybıt ibn Sa’d el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Şücâ’ ibn Ebî Vehb el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Şemmâs ibn Osman el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Subeyh Mevla ebî’l-Âs el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Safvân ibn Vehb eş- Şehîd el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Suheyb ibn Sinan el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina ed-Dahhâk ibn Hârise el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina ed-Dahhâk ibn Abdiamr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Damre ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina et-Tufeyl ibn el-Hâris el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina et-Tufeyl ibn Mâlik el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina et-Tufeyl ibn Nu’man el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âiz ibn Mâıs el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âsım ibn Sâbit el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âsım ibn Adiyy el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âsım ibn Kays el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âkıl ibn el-Bükeyr eş-şehîd el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âmir ibn Ümeyye el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âmir ibn el-Bükeyr el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âmir ibn Rebîa el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âmir ibn Seleme el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âmir ibn el-Ukeyr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âmir ibn Füheyre el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âmir ibn Muhalled el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abd-i Rabbihi ibn Hakk el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Sa’lebe el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Cübeyr el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Cahş el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn el-Cedd el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn el-Humeyyir el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn er-Rebî’ el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Revâha el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Zeyd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Sürâka el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Seleme el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Sehl el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Süheyl el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Târık el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Âmir el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Abdillah Übeyy el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah Abd-i Menâf el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Abs el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Urfuta el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Umeyr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Kays ibn Hâlid el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Kays ibn Sahr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Ka’b ibn Zeyd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Ka’b ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Mahreme el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Mes’ûd el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Maz’ûn el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abdullah ibn Nu’man el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abbâd ibn Bişr el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âbbâd ibn Kays ibn Âmir el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Âbbâd ibn Kays ibn Ayşe el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ubâde el-Haşhâş el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ubâde ibn es-Sâmit el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Abs ibn Âmir el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ubeyd ibn Ebî Ubeyd el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ubeyd ibn Evs el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ubeyd ibn et-Teyyihân el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ubeyd ibn Zeyd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ubeyde ibn Hâris eş-Şehîd el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Utbe ibn Rebîa Halîf el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Utbe ibn Abdullah el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Utbe ibn Ğazvân el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Osman ibn Maz’ûn el- Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Adiyy ibn Ebî Zeğbâ el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Usayme el-Esedî el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Usayme el-Eşca’ el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Atıyye ibn Nüveyre el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ukbe ibn Âmir el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ukbe ibn Osman el Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ukbe ibn Vehb ibn Rabîa el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ukbe ibn Vehb ibn Kelede el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ukkâşe ibn Mihsan el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Umare ibn Hazm el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Umâre ibn Hazm el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Amr ibn Ebî Serh el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Amr ibn İyâs el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Amr ibn Sa’lebe el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Amr ibn el-Haris el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Amr ibn Sürâka el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Amr ibn Talk el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Amr ibn Muâz el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Amr ibn Ma’bed el-Ez’ar el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ammâr ibn Yâsir el-Ansî el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Umeyr ibn Ebî Vakkâs eş-Şehîd el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Umeyr ibn el-Hâris el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Umeyr ibn el Humâm eş-Şehîd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Umeyr ibn Avf Mevlâ-Süheyl el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Antera Mevlâ Süleym ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Avf ibn el-Hâris el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Uveym ibn Sâide el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina İyâz ibn Züheyr el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Fâkih ibn Bişr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ferve ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Katâde ibn Nu’man el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Kudâme ibn Maz’ûn el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Kutbe ibn Âmir el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Kays ibn Ebî Sa’saa el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Kays ibn Mihsan el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Kays ibn Muhalled el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ka’b ibn Cemmâz el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ka’b ibn Zeyd el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mâlik ibn Ebî Havlî el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mâlik ibn Duhşum el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mâlik ibn Amr el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mâlik ibn Kudâme el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mâlik ibn Mes’ûd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mâlik ibn Nümeyle el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mâlik Mübeşşir ibn Abd’il-Münzir eş-Şehîd el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mücezzer ibn Ziyâd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muhriz ibn Âmir el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muhriz ibn Nadle el- Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muhammed ibn Mesleme el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Müdlic ibn Amr el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mersed ibn Ebî Mersed el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mistah Avf ibn Üsâse el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mes’ûd ibn Evs el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mes’ûd ibn Halde el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mes’ûd ibn Rabîa el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mes’ûd ibn Sa’d el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mes’ûd ibn Sa’d el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mus’ab ibn Umeyr el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muâz ibn Cebel el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muâz ibn el-Hâris el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muâz ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muâz ibn Mâıs el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ma’bed ibn Kays el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muattib ibn Ubeyd el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muattib ibn Avf el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muattib ibn Kuşeyr el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ma’kıl ibn el-Münzir el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ma’mer ibn el-Hâris el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ma’n ibn Adiyy el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muavviz ibn el-Hâris eş-Şehîd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Muavviz ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mikdâd ibn Amr el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Münzir ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina el- Münzir ibn Kudâme el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina el-Münzir ibn Muhammed el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Mihca’ Mevla-Ömer ibn el- Hattâb eş-Sehîd el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Nasr ibn el-Hâris el- Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Nu’man ibn Sinan el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Nu’man ibn Abd-i Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Nu’man ibn Asar el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Nu’man ibn Mâlik el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Nevfel ibn Abdillah el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Hâni’ Ebî Bürde ibn Niyâr el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Vâkıd ibn Abdillah el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Vedîa ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Veraka ibn İyâs el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Vehb ibn Sa’d el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Yezîd ibn el-Hâris eş-Şehîd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Yezîd ibn Rukayş el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Yezîd ibn el-Münzir el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Üseyd Mâlik ibn Rabîa el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebu’l-A’ver ibn el-Hâris el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Eyyûb Hâlid ibn Zeyd el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Huzeyfe ibn Utbe el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebu’l-Hamrâ Mevlâ el-Hâris ibn Rifâa el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Humayda Ma’bed ibn Abbâd el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Hanne Mâlik ibn Amr el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Hârice Amr ibn Kays el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Hâlid el- Hâris ibn Kays el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Huzeyme ibn Evs el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Davûd Umeyr ibn Âmir el- Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Dücâne Simâk ibn Hareşe el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Zeyd Kays ibn es-Seken el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Sebra ibn Ebî Ruhm el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Seleme ibn Abdi’l-Esed el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Selît Usayra ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Sinan ibn Sayfî el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Sinan Vehb ibn Mihsan el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Şeyh ibn Ubeyy ibn Sâbit el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Dayyâh en-Nu’man ibn Sâbit el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Talha Zeyd ibn Sehl el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Ubâde Sa’d ibn Osman el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Abs Abdurrahman ibn Cebr el-Evsî,
Seyyidina Ebû Akîl Abdirrahman ibn Abdillah el-Evsî,
Seyyidina Ebû Kebşe Mevlâ Rasûlillah (sallallahü aleyhi vesellem) el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Lübâbe Beşîr ibn Abdi’l-Münzir el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Mahşî Süveyd et-Tâî el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Mersed Kennâz ibn Husayn el-Muhacirî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebû Müleyl ibn el-Ez’ar ibn Zeyd el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebu’l- Münzir Yezîd ibn Âmir el-Hazrecî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebu’l-Heysem Mâlik ibn et-Teyyihânî el-Evsî (radiyallahü anh),
Seyyidina Ebu’l-Yeser Ka’b ibn Amr el-Hazrecî (radiyallahü anh)

hürmetine, beni daimî himayen altında tutmanı.. değişmeyen ve herhangi bir zarar dokundurulamayan yakınlığına almanı..
hiç kimsenin dokunamayacağı fakat içine girenlerin her ihtiyacına kafi gelen korumana dâhil etmeni..
her şeyi ihata etmiş bulunan ve asla parçalanamayan sıyanetinle saklamanı..
yüksek ve aşılamayan kalene, asla zayi olmayan emanetlerin arasına katmanı..
hıfz u inayet çadırında muhafaza buyurmanı..
koruman, gözetmen ve setretmen ile sarıp sarmalamanı..
kötülerin şerrini benden uzak tutmanı..
azametinin nuruyla beni zalim ve fâcirlerden gizlemeni.. şer konuşan bütün dilleri bana karşı bağlamanı.. zarar vermek kastıyla atılan bütün okları geri çevirmeni.. hasetle bakan kem gözleri, düşmanlıkla atan bütün kalbleri göremez ve atamaz hale getirmeni.. kahrımı isteyenleri, rahat ve istikrar bulamayacakları şekilde kahretmeni.. arzı bütün genişliğine rağmen onlara dar hale getirmeni.. eziyet etmeyi meslek haline getiren her zalimi hilm, lütf ve mühlet dairenden çıkarmanı.. ısrarla düşmanlık yapanların ellerini kollarını kelepçeleyip kalblerini bağlamanı..
emellerine ulaşmalarına müsaade etmemeni..
haddini aşan ve zarar vermek için fırsat kollayanlara karşı beni sıyanet etmeni.. kaybolan ve elden giden şeylere karşılık lütuflarınla beni sevindirmeni..
her türlü fitne, hayırsızlık ve sıkıntıların şerrinden beni korumanı..
kalbimi bütün haset, garaz ve kinlerden arındırmanı..
arkadan ve önden gelebilecek şerlerden beni muhafaza etmeni..
her iki cihanda gaye-i hayallerime ulaştırmanı..
kazanın karşı konulamaz hükümleri ve kaderde olan ağır belalara karşı sürpriz ve gizli lütuflarınla beni bürümeni ve gece- gündüz, ikamette-seferde, uyurken-uyanıkken, açık-gizli her halimde güzellerden güzel maiyyetinle benimle beraber olmanı Senden dileniyorum. Allahım! Yine O, Kâinatın İftihar Tablosu hatırına ve huzurunda isimlerini zikrettiğim Ashab-ı Bedir hürmetine Senden, cânî ve serkeşleri bile içine alan geniş ve kuşatıcı affınla, hiçbir kulun Senin üzerinde hiçbir hakkı olmamasına rağmen iyi ve kötü herkese ulaşan ihsanınla, bana da bol bol lütufta bulunmanı..
Senden başka herkes ve her şeyden beni müstağni kılmanı..
ömrümü hayırlı ve uzun kılmanı..
mümin kullarının kalblerine benim ve üzerinde yürüdüğüm yolun sevgisini yerleştirmeni..
üzerimde bulunan hak ve borçları ödemeye muvaffak kılmanı..
göz açıp kapayıncaya kadar beni kendimle ve nefsimle başbaşa bırakmamanı.. günahlarımı bağışlamanı..
helal ve hoş kazanç ihsan etmeni..
sürçmelerimi affetmeni..
amellerimi ve yine Senin havlinle işleyebildiğim iyiliklerimi kabul etmeni..
beni, zürriyetimi ve erkek-kadın bütün inananları karanlıklardan nura çıkarmanı.. günahlarla arama en büyük kalkan ve en sağlam bir sur ile girmeni..
İslam’ı en büyük talebim haline getirmeni..
lütuf ve rahmetinden ümit kesmeden, af ve müsamahan hakkında ye’se düşmeden
dinî ve dünyevî işlerimde bana tertemiz ve afiyet içinde bir hayat yaşatmanı.. demime damarıma karışacak her çeşit zulümden ve ağyar mülahazalarından beni uzak tutmanı..
inkisar içindeki kalbimi zafer ve nusretinle sarıp sarmalamanı..
inabe ve hüsn-ü yakîn ile rızıklandırmanı..
salih kullarına dünyayı nasıl göstermişsen bana da öyle göstermeni.. kopan bağlarımı fazlınla birleştirmeni..
zayıf ve cılız halimi kudretinle güçlendirmeni..
eğri büğrü huylarımı izale etmeni..
gevşeyen himmetimi gafletinden uyandırmanı..

Senin haşyetinden gözyaşlarımı kesintisiz yağan yağmurlar gibi akıtmanı ve en çok talepte bulunduğum isteklerimi bahşetmeni ve beni âkıbetin en güzeliyle serfiraz kılmanı diliyorum. Âmîn! Ve’l-hamdü lillahi Rabbi’l-Âlemîn. Salât ü selam Efendimiz Hazreti Muhammed’e, âline ve bütün ashâbına.

Ortak Dua – 19 Allahümme A’li Kelimetallah…

Herkul | | ORTAK DUA

اَللّٰهُ أَكْبَرُ كَبِيرًا وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ كَثِيرًا فَسُبْحَانَ اللّٰهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا

 اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ. وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِناَ وَنَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ. اَللّٰهُمَّ أَعْلِ كَلِمَةَ اللّٰهِ وَكَلِمَةَ الْحَقِّ وَدِينَ الْإِسْلَامِ فيِ كُلِّ أَنْحَاءِ الْعَالَمِ وَفِي كُلِّ نَوَاحِي الْحَيَاةِ، وَاشْرَحْ صُدُورَنَا وَصُدُورَ عِبَادِكَ فيِ كُلِّ أَنْحَاءِ الْعَالَمِ وَفِي كُلِّ نَوَاحِي الْحَيَاةِ إِلَى الْإِيمَانِ وَالإِسْلاَمِ وَالْإِحْسَانِ وَالْقُرْآنِ وَإِلَى خِدْمَتِنَا وَاسْتَخْدِمْنَا فِي هَذَا الشَّأْنِ وَضَعْ لَنَا الْوُدَّ بَيْنَ عِبَادِكَ فِي السَّمَاءِ وَاْلأَرْضِ وَاجْعَلْنَا مِنْ عِبَادِكَ الْمُخْلِصِينَ الْمُخْلَصِينَ الْمُتَّقِينَ الْوَرِعِينَ الزَّاهِدِينَ الْمُقَرَّبيِنَ الرَّاضِينَ الْمَرْضِيِّينَ الصَّافِينَ الْمُحِبِّينَ الْمَحْبُوبِينَ الْمُتَوَاضِعِينَ الْخَاشِعِينَ وَالْمُتَخَلِّقِينَ بِأَخْلاَقِ الْقُرْآنِ. اَللّٰهُمَّ اجْمَعْ شَمْلَناَ أُمَّةَ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لاَسِيَّمَا شَمْلَ إِخْوَانِي وَأَخَوَاتِي وَأَصْدِقَائِي وَصَدَائِقِي. اَللّٰهُمَّ عَلَيْكَ بِأَعْدَائِكَ وَأَعْدَائِنَا وَأَعْدَاءِ خِدْمَتِنَا كُلِّهِمْ أَجْمَعِينَ لاَسِيَّمَا الَّذِينَ نَذْكُرُ أَسْمَاءَ أَمْكِنَتِهِمْ فِي بَعْضِ الْأَحْيَانِ وَنُشِيرُ إِلَيْهِمْ وَنُسَمِّي بَعْضَهُمْ وَنُخَصِّصُ بَعْضَهُمْ وَنُعَمِّمُ بَعْضَهُمْ. اَللّٰهُمَّ إِنْ كُنْتَ تُرِيدُ هِدَايَتَهُمْ وَسَوْقَهُمْ إِلَى سَبِيلِكَ وَإِلَى الْإِسْتِقَامَةِ وَالْعَدَالَةِ وَالْإِنْصَافِ وَالْإِذْعَانِ فَاهْدِهِمْ وَسُقْهُمْ فِي أَقْرَبِ أَقْرَبِ زَمَانٍ إِلَى طَرِيقٍ مُسْتَقِيمٍ وَإِلاَّ فَأَلْجِمْ أَفْوَاهَهُمْ وَاغْلُلْ أَيْدِيَهُمْ وَأَرْجُلَهُمْ وَاشْدُدْ عَلَيْهِمْ وَطْأَتَكَ وَكَسِّرْ أَقْلاَمَهُمْ وَأَلْسِنَتَهُمْ وَأَسْلِحَتَهُمْ وَقُوَّتَهُمْ وَطُغْيَانَهُمْ وَضَلاَلَتَهُمْ وَشَوْكَتَهُمْ وَوَحْدَتَهُمْ وَعُدَّتَهُمْ وَاتِّحَادَهُمْ واتِّفَاقَهُمْ وَنُظُمَهُمْ وَانْتِظَامَهُمْ. اَللّٰهُمَّ اهْزِمْهُمْ وَزَلْزِلْهُمْ وَشَتِّتْ شَمْلَهُمْ وَفَرِّقْ جَمْعَهُمْ وَمَزِّقْهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ وَاجْعَلْ بَأْسَهُمْ بَيْنَهُمْ وَلاَ تُبَلِّغْهُمُ اْلأَمَلَ وَانْصُرْنَا عَلَيْهِمْ بِحَقِّ ذَاتِكَ وَ بِحَقِّ صِفَاتِكَ وَبِحَقِّ أَسْمَائِكَ الْحُسْنٰى وَبِحَقِّ وَحُرْمَةِ اسْمِكَ الْعَظِيمِ وَبِحُرْمَةِ وَشَفَاعَةِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ الْمُصْطَفٰى صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَعَلَى إِخْوَانِهِ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ آمِينْ. وَصَلِّ اَللَّهُمَّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِهِ وَصَحْبِهِ أَجْمَعِينَ.

 

Büyük Allah’tır, her türlü hamd ü senâ O Yüceler Yücesi’nin hakkıdır ve sabah-akşam tesbîh ile anılmaya layık yalnız O’dur.

Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’a sonsuz hamd ve şükür, Kainatın Medar-ı Fahri Efendimiz (aleyhisselam)’a, âline ve ashabına da nihayetsiz salât ü selam olsun.

Allah’ım, zatında yüce olan dinini bugün de dünyanın her bir köşesinde ve hayatın her ünitesinde bir kere daha yücelt; hakkı-hakikati bütün gönüllere duyur. Bizim ve bütün kullarının sinelerini imana, İslam’a, ihsan duygusuna, Kur’an’a ve Hakk’a hizmete aç, bizi bu işte istihdam eyle ve gökteki ve yerdeki kulların arasında bize karşı bir sevgi vaz et. Bizi ihlasa erme yolunda ilerleyen ve senin ihlasa erdirdiklerinden,  hep takva hatta onun da ötesinde vera’ duygusuyla hareket eden, zühdü bir hayat tarzı olarak benimsemiş, yüce nezdinde kurbete mazhar olmuş, icraat-ı sübhaniyenin hepsinden razı olmuş ve seninde kendisinden razı olduğun, saffet ve duruluğu tabiatının bir buudu haline getirmiş, Sen’i sevmiş ve Sen’in sevdiğin, hoşnut olduğun, hem senin hem de senin yarattıkların karşısında tevazu kanatlarını indirmiş, kalblerindeki huşuun bedenlerinde de tezahür ettiği ve indirmiş olduğun Kur’anın emirlerine sımsıkı sarılıp;  yasaklarından da fersah fersah uzak durmayı hayatlarının felsefesi haline getirmiş kullarından eyle!.

Allahım Ümmet-i Muhammed’in  (sallallahu aleyhi ve sellem) –özellikle de dünyanın dört bir yanında iman, İslam ve Kur’an hizmetinde koşuşturan kardeş ve bacılarımın, kadını ve erkeğiyle dostlarımın ve sevdiklerimin- birlik ve düzenini temin eyle! Allah’ım! bize dirlik ver!

Ey Merhameti Sonsuz Yüce Rabbimiz! Yeryüzünde sulhtan, barıştan, sevgiden, hoşgörüden, insanlıktan ve inandığı gibi yaşamadan başka bir arzusu olmayan kapının bu bendelerine kötülük ve düşmanlık yapmaktan bıkıp usanmayan ve menfur emellerini gerçekleştirmek için plan üstüne plan, entrika üstüne entrika, komplo üstüne komplo kurup duran hak ve hakikat düşmanlarından, zalimlerden çekmediğimiz kalmadı. Biz de nâçâr bir kez daha kapına geldik, dergahına iltica ettik; rahmet, şefkat ve merhametini dileniyoruz.

Yegane güç ve kuvvet sahibi, Sultanlar Sultanı Rabbimiz! Canlarımız gırtlağımıza dayandığı için huzurunda zaman zaman isimlerini, mekanlarını hususi ya da umumi tasrih ettiklerimiz başta olmak üzere bize düşmanlık besleyen ne kadar insafsız gaddar ve zalim varsa hepsini Sana havale ediyoruz.

Allah’ım! Vereceğin hükme karşı her zaman boynumuz kıldan ince; şayet Sen onların hidayetlerini murad buyuruyorsan en kısa zamanda onları hidayete erdir; yok muradın bu değilse Rabbim, o hak-hukuk tanımaz, insanlıktan nasipsiz, tiran bozması azgın ve taşkınların ağızlarına gem vur.. ellerini, ayaklarını bağla..  o azgınlar güruhuna karşı gücünün ve kuvvetinin büyüklüğünü göster.. kalemleriyle düşmanlık yapanların kalemlerini, dilleriyle hakkımızı ihlal edenlerin dillerini.. kaba kuvvetle iş yapmaya çalışanların cephanelerini daha kullanılamaz hale getir ve hepsinin ama hepsinin kuvvetlerini, aşırılıklarını, dalaletlerini, güçlerini, birliklerini, şer ve zulüm istikametinde kullandıkları malzemelerini, ittihat ve ittifaklarını paramparça hale getir; zîr ü zeber eyle!.

Yüce Rabbimiz! Hayatlarını Sen’in masum kullarına adavet etmeye bağlamış din ve diyanet düşmanlarını bütün teşebbüslerinde hezimete uğrat.. onları sarsıntı üstüne sarsıntıya maruz bırak.. birlik ve düzenlerini boz.. cemiyetlerini paramparça hale getir.. hepsini bölük-pörçük et.. birbirlerine düşür.. kirli emellerine ulaşmalarına müsaade etme ve o insanlık mahrumu zavallılara karşı her zaman biz kullarını nusretinle te’yîd buyur! Bütün bunları Senden; Zâtın, güzel isimlerin, ismi a’zamın, ulvî sıfatların hakkı için ve Efendimiz Muhammed Mustafa’nın (sallallahu aleyhi ve sellem) indindeki şefaati hürmetine diliyor ve dileniyoruz.

Biricik önderimiz, mihmandarımız, kılavuzumuz, dünya ve ahiret saadetimizin vesilesi Efendimiz’i, âlini ve ashabını duamızın sonunda bir kere daha salât ü selamlarla yâd etmek istiyoruz, Rabbimiz. Ne olur, bahtına düştük, güzel isimlerin, yüce sıfatların, Peygamberimiz ve Kur’an hakkı için dualarımızı kabul buyur; yolda bulunmanın hakkını veremiyor olsak da yolunun bu muhtaç yolcularını yollarda bırakma, kapından eli boş geri çevirme, haybet ve hüsrana maruz bırakma! Amin!.. 

Kutlu Doğum Münasebetiyle Hazırlanan Camî Bir Salât u Selam

Mustafa Yılmaz | | ORTAK DUA

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَى مَنِ اعْتَبَرَ اللهُ طَاعَتَهُ (صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ) طَاعَةً لِذَاتِهِ (جَلَّ جَلاَلُهُ)

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اَلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ. وَالصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلٰى رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى اٰلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ. اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَمَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظِيمًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَمَنْ يَعْصِ اللهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا مُبِينًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَأَطِيعُوا اللهَ وَالرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿قُلْ أَطِيعُوا اللهَ وَالرَّسُولَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْكَافِرِينَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿فَآمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَالنُّورِ الَّذِي أَنْزَلْنَا وَ اللهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿مَنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللهَ وَمَنْ تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَأَطِيعُوا اللهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ فَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَإِنَّمَا عَلَى رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَوَلَّوْا عَنْهُ وَأَنْتُمْ تَسْمَعُونَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَمَا لَكُمْ لَا تُؤْمِنُونَ بِاللهِ وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ وَقَدْ أَخَذَ مِيثَاقَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدِ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿إِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَكَفَى بِاللهِ شَهِيدًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَطِيعُوا اللهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَلَا تُبْطِلُوا أَعْمَالَكُمْ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَأَطِيعُوا اللهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ وَاحْذَرُوا فَإِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا أَنَّمَا عَلَى رَسُولِنَا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَلَمَّا رَأَى الْمُؤْمِنُونَ الْأَحْزَابَ قَالُوا هَذَا مَا وَعَدَنَا اللهُ وَرَسُولُهُ وَصَدَقَ اللهُ وَرَسُولُهُ وَمَا زَادَهُمْ إِلَّا إِيمَانًا وَتَسْلِيمًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿إِنَّ الَّذِينَ يُؤْذُونَ اللهَ وَرَسُولَهُ لَعَنَهُمُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَأَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا مُهِينًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿لِتُؤْمِنُوا بِاللهِ وَرَسُولِهِ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُ وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أُولَئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَالرَّسُولَ فَأُولَئِكَ مَعَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاءِ وَالصَّالِحِينَ وَحَسُنَ أُولَئِكَ رَفِيقًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا آمِنُوا بِاللهِ وَرَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي نَزَّلَ عَلَى رَسُولِهِ وَالْكِتَابِ الَّذِي أَنْزَلَ مِنْ قَبْلُ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَعِيدًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَكُمُ الرَّسُولُ بِالْحَقِّ مِنْ رَبِّكُمْ فَآمِنُوا خَيْرًا لَكُمْ وَإِنْ تَكْفُرُوا فَإِنَّ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَكِيمًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿قُلْ أَطِيعُوا اللهَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ فَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا عَلَيْهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيْكُمْ مَا حُمِّلْتُمْ وَإِنْ تُطِيعُوهُ تَهْتَدُوا وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَأَطِيعُوا اللهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُوا إِنَّ اللهَ مَعَ الصَّابِرِينَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ شَاقُّوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَمَنْ يُشَاقِقِ اللهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿يَحْلِفُونَ بِاللهِ لَكُمْ لِيُرْضُوكُمْ وَاللَّهُ وَرَسُولُهُ أَحَقُّ أَنْ يُرْضُوهُ إِنْ كَانُوا مُؤْمِنِينَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللهَ كَثِيرًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَآمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلَى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ كَفَّرَ عَنْهُمْ سَيِّئَاتِهِمْ وَأَصْلَحَ بَالَهُمْ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَمَنْ يَتَوَلَّ اللهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذِينَ آمَنُوا فَإِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْغَالِبُونَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿الَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِلَّهِ وَالرَّسُولِ مِنْ بَعْدِ مَا أَصَابَهُمُ الْقَرْحُ لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا مِنْهُمْ وَاتَّقَوْا أَجْرٌ عَظِيمٌ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿تِلْكَ حُدُودُ اللهِ وَمَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿إِنَّ اللهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿مَنْ كَانَ يُرِيدُ الْعِزَّةَ فَلِلَّهِ الْعِزَّةُ جَمِيعًا إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ وَالَّذِينَ يَمْكُرُونَ السَّيِّئَاتِ لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَكْرُ أُولَئِكَ هُوَ يَبُورُ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿تِلْكَ حُدُودُ اللهِ وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿ثُمَّ أَنْزَلَ اللهُ سَكِينَتَهُ عَلَى رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَنْزَلَ جُنُودًا لَمْ تَرَوْهَا وَعَذَّبَ الَّذِينَ كَفَرُوا وَذَلِكَ جَزَاءُ الْكَافِرِينَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَإِنْ يُرِيدُوا أَنْ يَخْدَعُوكَ فَإِنَّ حَسْبَكَ اللهُ هُوَ الَّذِي أَيَّدَكَ بِنَصْرِهِ وَبِالْمُؤْمِنِينَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللهَ وَآمِنُوا بِرَسُولِهِ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِنْ رَحْمَتِهِ وَيَجْعَلْ لَكُمْ نُورًا تَمْشُونَ بِهِ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿وَمَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَنُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَسَاءَتْ مَصِيرًا.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ وَإِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ.﴾ اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: ﴿لَكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنْفُسِهِمْ وَأُولَئِكَ لَهُمُ الْخَيْرَاتُ وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ.﴾

اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ قَالَ فِي حَقِّكَ اللهُ: “لَوْلاَكَ لَوْلاَكَ لَمَا خَلَقْتُ اْلاَفْلاَكَ.” اَلصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ عَلَيْكَ يَا مَنْ أَوْحَى فِي حَقِّكَ اللهُ اِلَى نَبِيِّهِ عِيسَى (عَلَيْهِ السَّلاَمُ): “يَا عِيسَى آمِنْ بِمُحَمَّدٍ وَأْمُرْ مَنْ أَدْرَكَهُ مِنْ أُمَّتِكَ أَنْ يُؤْمِنُوا بِهِ فَلَوْلَا مُحَمَّدٌ مَا خَلَقْتُ آدَمَ وَلَوْلَا مُحَمَّدٌ مَا خَلَقْتُ الْجَنَّةَ وَلَا النَّارَ وَلَقَدْ خَلَقْتُ الْعَرْشَ عَلَى الْمَاءِ فَاضْطَرَبَ فَكَتَبْتُ عَلَيْهِ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ مُحَمَّدٌ رَسُولٌ اللهِ فَسَكَنَ.”

 

 

CENAB-I HAKK’IN 

O’NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT’A 

SALÂT VE SELAM

 

Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse, pek büyük bir saadet ve muvaffakiyete nail olur.] buyurduğu Hazreti Ahmed ü Mahmud u Muhammed Mustafa! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Kim Allah’a ve Rasûlüne isyan ederse besbelli bir dalalete düşmüş olur.] buyurduğu Sonsuz Nur! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Allah’a ve Rasûlüne itaat edin ki merhamete nail olasınız.] buyurduğu Kâinatın İftihar Tablosu! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [O şanı yüce Rasûle itaat edin ki merhamete mazhar kılınasınız.] buyurduğu gayb ve Gaybü’l-Gayb’ın son habercisi! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [De ki: “Allah’a ve Rasûlullaha itaat ediniz. Şayet yüz çevirirlerse, bilsinler ki Allah kâfirleri sevmez.”] buyurduğu Hakk’a davetin en gür sesi olan Sâdık u Masdûk! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [O halde Allah’a, Rasûlüne ve ona indirdiğimiz nûra, Kur’ân’a iman edin. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.] buyurduğu Ferîd-i Kevn ü Zaman ve Şeref-i Nev’-i İnsan! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Kim Rasûlullah’a itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Kim itaattan yüz çevirirse aldırma, zaten seni üzerlerine (onları kontrol edip yanlışlarını düzeltecek ve dolayısıyla onların yaptıklarından sorumlu) bir muhafız olarak göndermedik ki] buyurduğu ay yüzlü, apaçık sözlü, en doğru sözlü! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Allah’a itaat edin, Rasûlüne itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz bilin ki Elçimizin görevi sadece açık bir tebliğden ibarettir.] buyurduğu kupkuru çölleri cennetlere çeviren Medine’nin Gülü! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Ey iman edenler! Allah’a ve Rasûlüne itaat edin, Kur’ân’ı ve Rasûlullahın öğütlerini işitip dururken ondan yüz çevirmeyin.] buyurduğu Hoca-yı Kâinat! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [O, Rasûlünü, diğer bütün dinlere üstün kılmak için, hidâyet ve hak dini ile göndermiştir. İsterse müşrikler bundan hoşlanmasınlar.] buyurduğu, Ulu Yaratıcı adına bütün ins ü cinnin Efendisi! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Size ne oluyor ki, Rasûlullah sizi Rabbinize iman etmeye çağırdığı halde, Allah’a inanmıyorsunuz. Oysa Allah sizden bu hususta kesin söz almıştı, eğer imana gelecekseniz bu yeter.] buyurduğu Muhbir-i Sâdık! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Ey şanı yüce Paygamber! Kâfirlerle ve münafıklarla (yerine, zamanına ve şartlara göre nasıl gerekiyorsa öyle) cihad et ve karşılarında güçlü, kuvvetli ve metin ol. Onların varacağı yer cehennemdir. Gidilecek yer olarak ne fena yerdir orası!] buyurduğu nübüvvet tahtının Sultanı! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Sizin dostunuz ancak Allah’tır, O’nun Rasûlüdür ve Allah’a tam boyun eğerek namazlarını hakkıyla ifa eden, zekâtlarını veren müminlerdir.] buyurduğu, eşyaya mana kazandıran İnsan! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Bütün dinlere üstün kılmak için Rasûlünü hidâyet ve hak dinle gönderen O’dur. Buna şahit olarak Allah yeter.] buyurduğu İnsan-ı Kâmil! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Ey iman edenler! Allah’a ve Rasûlüne itaat edin de emeklerinizi boşa çıkarmayın.] buyurduğu risalet âleminin en belîğ Tercümanı! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Allah’a itaat edin, Rasûlullaha itaat edin ve onlara karşı gelmekten sakının! Eğer sırtınızı dönerseniz bilin ki peygamberimizin görevi sadece tebliğden ibarettir.] buyurduğu, insanlığın Efendisi, gönüllerin Efendisi, zaman ve mekânın Efendisi! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Müminler saldıran o birleşik kuvvetleri karşılarında görünce: “İşte bu,” derler, “Allah ve Rasûlünün bize vâd ettiği zafer! Allah da, elçisi de elbette doğru söylemişlerdir.” Müminlerin, düşman birliklerini görmeleri onların sadece, iman ve teslimiyetlerini artırdı.] buyurduğu Efendiler Efendisi! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Allah ve Rasûlünü çirkin iddia ve davranışlarıyla incitenlere Allah dünyada da, âhirette de lânet etmiş ve onları zelil eden bir azap hazırlamıştır.] buyurduğu Efendimiz! 

Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Allah’a ve Rasûlüne iman edesiniz, ona destek olup saygı gösteresiniz ve Allah’ı sabah akşam tesbih ve tenzih edesiniz.] buyurduğu Server-i Enbiya! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Müminler ancak o kimselerdir ki Allah’ı ve Rasûlünü tasdik eder ve sonra da hiçbir şüpheye düşmezler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla mücahede ederler. İşte imanına bağlı gerçek müminler bunlardır.] buyurduğu Rasûl-i Mücteba! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Peygamber size ne verirse onu alınız, o sizi neden men ederse onu terk ediniz. Allah’a karşı gelmekten sakınınız. Muhakkak ki Allah’ın cezası pek çetindir.] buyurduğu muvazzaf Müşerri’ ve hakikatler hakikatinin kavl-i şârihi! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse işte onlar, Allah’ın nimetlerine mazhar ettiği nebîler, sıddîkler, şehidler, salih kişilerle beraber olacaklardır. Bunlar ne güzel arkadaşlar!] buyurduğu Nebiy-yi Mükerrem! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Ey iman edenler! Allah’a, Rasûlüne, gerek Rasûlüne indirdiği, gerek daha önce indirdiği kitaplara imanınızda sebat edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, rasûllerini ve âhiret gününü inkâr ederse hakikatten iyice uzaklaşmış, sapıklığın en koyusuna dalmış olur.] buyurduğu Nebiy-yi Muhterem! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Ey şanlı Peygamber! Biz seni insanlar hakkında şahit, müjdeci, uyarıcı olarak gönderdik.] buyurduğu Mürşid-i A’zam, Muallim-i Ekber ve Eşsiz Rehber! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Ey insanlar! Rasûlullah Rabbinizden size hakkı getirdi, kendi iyiliğiniz için ona iman edin. Eğer inkâr ederseniz bilin ki göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah Alîm’dir, Hakîm’dir (her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).] buyurduğu İslam Peygamberi, şanı yüce Nebî! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [De ki: “Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin. Eğer sırtınızı dönerseniz bilin ki Peygamber kendi görevinden, siz de kendi yükümlülüğünüzden sorumlu olursunuz. Ama ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Yoksa Peygamberin görevi, açıkça tebliğ etmekten başka bir şey değildir.”] buyurduğu Beyan Sultanı! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Allah’a ve Rasûlüne itaat edin, sakın birbirinizle ihtilaf etmeyin; sonra korkuya kapılıp zaafa düşersiniz, rüzgârınız (kuvvetiniz) gider. Bir de tam mânasıyla sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.] buyurduğu en büyük lider ve en büyük önder! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Evet böyle! Çünkü onlar Allah’a ve Rasûlüne karşı çıktılar. Kim Allah’ın ve Rasûlünün karşısına çıkarsa bilmeli ki Allah’ın cezası çetindir.] buyurduğu Liderler Lideri, kudsîler ordusunun Başbuğu! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Sizin yanınıza gelir, gönlünüzü hoş etmek için Allah’a yeminler ederler, hâlbuki eğer bunlar mümin iseler, her şeyden önce Allah’ın ve Rasûlünün rızasını düşünmeleri gerekirdi.] buyurduğu Ufuk İnsan ve Kutup Peygamber! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Öyleyse ey müminler, siz namazı hakkıyla ifa etmeye devam edin, zekâtı verin ve Peygambere itaat edin ki merhamete mazhar olasınız.] buyurduğu peygamberlik semasının Güneşi! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Hakikaten, Allah’ın Rasûlünde sizler için, Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı bekleyenler ve Allah’ı çok zikredenler için en mükemmel bir örnek vardır.] buyurduğu, meleklerin dahi yüzüne bakmaya kıyamadığı Güneşler Güneşi! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [İman edip güzel ve makbul işler yapanlar ve Rabbileri tarafından gerçeğin ta kendisi olarak Muhammed’e indirilen vahye iman edenlerin ise günahlarını örtüp, hallerini düzeltir.] buyurduğu Fazilet Güneşi! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Kim Allah’ı, Rasûlünü ve iman edenleri dost edinirse bilsin ki, bunların teşkil ettiği Allah tarafı, mutlaka galip gelecektir.] buyurduğu Seyyidü’l-âlemîn ve Fahru’l-müslimîn! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Kendilerine o yara dokunduktan sonra Allah’ın ve Rasûlünün çağrısına uyup gönül verenlere, hele onlar gibi ihsan ve takvâ sahiplerine pek büyük mükâfatlar vardır.] buyurduğu, Hakk’a gönül verenlerin vefalı ve candan Dostu! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse Allah onu, içinden ırmaklar akan cennetlere ebedî kalmak üzere yerleştirir. İşte en büyük muvaffakiyet de budur.] buyurduğu, Cenab-ı Hakk’ın ona itaati Kendine itaat kabul ettiği Kıblenümâ! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salat ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve tam bir içtenlikle selam verin.] buyurduğu, gökler velîmesine çağrılan Hakk’ın özel davetlisi! 

Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Heyhat! İzzet, Allah’ın, Rasûlünün ve müminlerindir. Ne var ki münafıklar bunu bilmezler.] buyurduğu Hazreti Ruh-u Seyyidi’l-Enâm! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse, Allah onu, içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. Kim de itaatten yüz çevirirse onu gayet acı şekilde cezalandırır.] buyurduğu İki Cihan Serveri! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Sonra Allah, Rasûlünün ve müminlerin üzerlerine sekinetini, güven veren rahmetini indirmiş, sizin göremediğiniz ordular göndermişti de Kendisini tanımayan o kâfirleri azaba uğratmıştı. İşte kâfirlerin cezası budur.] buyurduğu Kâinatın Efendisi! 

Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Eğer birtakım hilelerle seni aldatmak isterlerse, hiç endişe etme! Allah sana yeter. O’dur ki seni yardımıyla ve bir de müminlerle destekledi.] buyurduğu Habîb-i Kerîm! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Ey önceki Rasûllere iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın bu Rasûlüne de iman edin ki rahmet hazinesinden size iki hisse versin ve size, sayesinde karanlığı dağıtıp yürümenizi sağlayan bir nûr versin ve sizi affetsin. Çünkü Allah Gafûr ve Rahîm’dir (affı, merhamet ve ihsanı boldur).] buyurduğu Rahmeten li’l-âlemîn! 

Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Her kim de, hidâyet yolu kendisine iyice belli olduktan sonra, Rasûlullaha muhalefet eder ve müminlerin yolundan başka bir yola tâbi olursa, Biz onu döndüğü yolda bırakırız. Fakat âhirette kendisini cehenneme koyarız. Orası ne fena bir varış yeridir!] buyurduğu İnsanlığın İftihar Tablosu! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Ey Peygamber! Rabbinden sana indirilen buyrukları tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan risalet vazifesini yapmamış olursun. Allah seni, zarar vermek isteyenlerin şerlerinden koruyacaktır. Allah kâfirleri hidâyet etmez, emellerine kavuşturmaz.] buyurduğu âlemşümul din ve dâvanın şerefli Mübelliği! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, [Fakat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraberindeki müminler hem mallarıyla, hem de canlarıyla cihad ettiler. Hayırların her türlüsü onlarındır. Felaha erenler de onlardır!] buyurduğu, kapkaranlık bir dönemi bir hamlede ışığa boğan aydınlıklar Sultanı! 

Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, “Sen olmasaydın, Sen olmasaydın, âlemleri yaratmazdım” buyurduğu, yaratılışın gayesi, varlık ağacının çekirdeği ve meyvesi, hilkat ağacının özü, ruhu ve usaresi! Salât ve selam Senin üzerine olsun ey, Yüce Allah’ın, hakkında, kulu ve elçisi Hazreti İsa (aleyhisselam)’a, “Ey İsa! Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e iman et. Ümmetinden O’na yetişeceklere de iman etmelerini söyle. Zira Hazreti Muhammed (aleyhi efdalüssalevât ve ekmelütteslîmât) olmasaydı, Ben Âdem’i (aleyhisselam) yaratmazdım. Yine, Hazreti Muhammed (aleyhi elfü elfi salâtin ve selam) olmasaydı ne Cennet’i ve ne de Cehennem’i yaratmazdım. Arşı suyun üzerinde yarattığımda sallanmaya durdu da Ben üzerine, ‘Lâ İlahe İllallah Muhammedün Rasûlüllah/Allah’tan başka bir ilah yoktur ve Hazreti Muhammed O’nun kulu ve elçisidir’, yazdığımda karar kıldı” buyurduğu varlığın özü ve nüvesi, yaratılış ağacının meyvesi ve tevhîd hakikatinin en gür sesi!

Mustafa YILMAZ

Ortak Dua -17 Hacet Duası

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili Dostlar,
Başta şirin ülkemizin güzel insanları olmak üzere bütün ümmet-i Muhammed’in (aleyhissalâtü vesselam)
her türlü musibetten kurtulup selamete çıkması, maddî manevî sıkıntılardan sıyrılıp inşiraha kavuşması,
özellikle de inananlar arasında vifak, ittifak ve uhuvvet ruhunun canlanması
ve
kalblerimizin, akıllarımızın, fikirlerimizin, fiillerimizin fitneye,
fesada bütün bütün kapalı olacak şekilde ıslahı

talebiyle son günlerde ekteki duayı okuyoruz. Bütün gönül dostlarımızın da birkaç gün iki ya da dört rekat hâcet namazı kıldıktan sonra, sair zamanlarda da fırsat buldukça bu münacâtımıza ortak olmalarını ve “âmin” demelerini istirham ediyoruz.
Hürmetlerimizle…

HACET NAMAZI KILINIŞI : WORD DOSYASIPDF

dua(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)

Büyük Allah’tır, her türlü hamd ü senâ O Yüceler Yücesi’nin hakkıdır ve sabah-akşam tesbîh ile anılmaya layık yalnız O’dur.

Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’a sonsuz hamd ve şükür, Kâinatın Medar-ı Fahri Efendimiz (aleyhisselam)’a, âline ve ashabına da nihayetsiz salât ü selam olsun.

Hüznümü ve kederimi başkasına değil, yalnızca sana şikâyet ediyorum. Rabbim! Yegâne ilah Sensin, Senden başka hakiki ma’bud yoktur. Sübhansın, bütün noksanlardan münezzehsin, Yücesin. Doğrusu kendime zulmettim, yazık ettim. Affını bekliyorum Allah’ım! Ya Rab! Bana ciddî bir zarar dokundu, Sen merhametlilerin en merhametlisisin.

Bir kere daha ikrar ediyorum ki, Halîm ü Kerîm Allah’tan başka ilah yoktur. Arş-ı Azîm’in Rabbi Allah’ı tesbih ederim. Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Rabbim, Senden, rahmetinin gereklerini, merhametini celbedecek vesileleri, gerçekleşmesi muhakkak olan mağfiretini, günahtan korunmayı, her türlü iyiliği kazanmayı, her türlü günahtan da selâmette olmayı istiyorum. Bende bağışlamadığın hiçbir günah, gidermediğin hiçbir keder, Senin rızana muvafık olup da karşılamadığın hiçbir ihtiyaç bırakma ya Erhamerrâhimîn.

Allah’ım, Sen kullarının ihtilaf ettikleri şeylerde hüküm verirsin. “Yüce ve Azim Allah’tan başka ilah yoktur. Halîm ve Kerîm Allah yegâne ilahtır.” hakikatini tasdik ederek sana yöneliyorum. Yedi semanın ve Arş-ı Azîm’in Rabbi Allah’ım, Seni tesbih ve eksik sıfatlardan tenzih ederim. “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.” imanıyla Sana hamd ü senada bulunuyorum. Ey kederleri gideren, tasaları kaldıran, dua ettiklerinde çaresizlerin duasına icabet eden Allah’ım.. ey dünya ve ahiretin Rahman ve Rahîm’i! Şu ihtiyacımın giderilmesi ve tamamlanması hususunda -başkalarının merhametinden müstağni kılacak bir şekilde- bana merhamet et. Allah’ım Sen’den diliyor ve dileniyorum, Rahmet Peygamberi Hazreti Muhammed’i vesile edinerek Sana teveccüh ediyorum. Ya Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm), ey efendim, şu hacetimin yerine getirilmesi için seni vesile yaparak Rabbime yöneliyorum. Allahım, Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’i hakkımda şefaatçi eyle.

Allah’ım, zatında yüce olan dinini bugün de dünyanın her bir köşesinde bir kere daha yücelt; hakkı-hakikati bütün gönüllere duyur.. bizim ve bütün kullarının sinelerini imana, İslam’a, ihsan duygusuna, Kur’an’a ve Hakk’a hizmete aç ve bizi ihlasın özüne ermiş, hep takva hatta onun da ötesinde vera’ duygusuyla hareket eden, zühdü bir hayat tarzı olarak benimsemiş, yüce nezdinde kurbete mazhar olmuş, Sen’i sevmiş, icraat-ı sübhaniyenin hepsinden razı ve hoşnut olmuş ve Sen’in sevdiğin, hoşnut olduğun kullarından eyle!.

Allahım! Her türlü halimizi ve bütün mü’minlerin hallerini, özellikle Türkiye Müslümanlarının, kadınıyla erkeğiyle kardeşlerimizin, arkadaşlarımızın ve dostlarımızın hallerini ıslah eyle. Allah’ım, akıllarımızı ve onların akıllarını, fikirlerimizi ve onların fikirlerini, niyetlerimizi ve onların niyetlerini, duygularımızı/latifelerimizi ve onların hislerini/latifelerini, fiillerimizi ve onların yapıp ettiklerini ıslah buyur.

Senden bizim, inanan kardeşlerimizin ve topyekün insanların kalblerini, imana, İslam’a, Kur’an’a, ihsan duygusuna ve Peygamberimiz vasıtasıyla bize gönderdiğin bütün hakîkatlere tastamam açmanı diliyoruz. Rabbimiz! Nezd-i ulûhiyetinden göndereceğin nurlarla gönüllerimizi aydınlat.. sadırlarımıza, sînelerimize inşirah sal.. Sen Settâru’l-uyûbsun; hata, kusur, günah ve isyan olarak bizden ne sâdır olmuşsa Sen onları da setreyle.

Rabbimiz! Aczimizi, fakrımızı şefaatçi yapıp yüce dergâhına iltica ediyoruz; ne olur, merhamet et ve işlerimizi kolay hale getir.. dostlarına karşı olan muameleni bizden de esirgeme ve bizim sîmalarımızı da ağart.. kalblerimizi topyekün islerden, paslardan, küçük-büyük bütün virüs ve mikroplardan arındır.. kabirlerimizi Cennet bahçeleri gibi pür-nur eyle.. bilerek ya da bilmeyerek içine düştüğümüz hatalarımızı, günahlarımızı mağfiret buyur ve tekrar onlara bulaşmak sûretiyle içimizin kirlenmesine müsaade etme!. Senden hayr u hasenât istikametindeki bütün dilek ve maksatlarımızı gerçekleştirmeni niyaz ediyoruz.

Ey sürpriz lütufların sahibi, Ulu Sultanımız! Bizi endişe edip korktuğumuz hususlardan emîn eyle!

Rabbimiz! Katından bir rahmet ver, şu dert ve dâvamızda bize doğruluk ve muvaffakiyet ihsan eyle; biz aciz kullarına nezdinden bir ferec ve mahrec (çıkış yolu ve ferahlık) nasip et!..

Ey her şeyin biricik mâliki, yegâne sahibi ve tek efendisi Mâlikü’l-Mülk Rabbimiz! Ne olur, biz Ümmet-i Muhammed’e dirlik ver! Fikrimizin, ruhumuzun, havl ve kuvvetimizin dağınıklığını Sana şikâyet ediyor ve bizi bu durumdan kurtaracak yegane tasarruf sahibinin Sen olduğuna inanıyoruz. Bizi bu durumdan kurtar Allah’ım! Özellikle de gerek cihanın dört bir yanında, gerekse hayatın her ünitesinde, insanlarla Senin arandaki engelleri kaldırmaya kendini adayan, sa’ylerine terettüb edecek semere itibariyle, Rıza ve rıdvânından başka hiç bir şey hedeflemeyen kardeşlerimin, bacılarımın, erkeğiyle kadınıyla dostlarımın ve gönüldaşlarımın dağınıklığını gidermeni, yaralarını sarmanı, enis ve celîsleri olmanı, onları her türlü kem göz ve kötü niyetlilerin şerlerinden muhafaza buyurmanı diliyor ve dileniyoruz.

Ey her şeye gücü yeten Kâdir Rabbimiz! Bizi kesret dağdağasında boğulmaktan kurtaracak ve vahdet tecellileriyle dirliğimizi sağlayacak yegâne güç sahibi Sensin. Dilediğin gibi kalbleri evirip çevirme kudretine sahipsin.. N’olur, kalblerimizi te’lif buyur! Biliyoruz ki, yeryüzünde ne var ne yok, hepsini bu uğurda sarfetsek de, iki gönlü telif etmeye muvaffak olamayız. İnsanı yaratan Sen.. onda her türlü tasarrufa kâdir olan da Sensin.. gönül aynamızı duru eyle ve gönüllerimizi te’lif buyur.. ta birbirimize karşı tevahhuş hissetmeyelim.. birbirimizin enîs u celîsi olalım.. birbirimizin ayıbını araştırmayalım. İyilik ve ikramda bulunan Kerîm Rabbimiz, bizleri katından bir güçle te’yid buyur!..

Ey kullarının dualarına icabet eden Mucîb Allah’ım! Bizleri, sevdiğin ve râzı olduğun işlere muttali kıl, onları bize sevdir, onları hayata taşımaya ve başkalarına duyurmaya bizleri muvaffak kıl!

Niyazımızın sonunda, dualarımızın kabul edilmesine en büyük vesile bilerek Gönüllerin Sultanı aleyhissalâtu vesselâm Efendimize, âl ve ashabına salat-ü selam eylemeni dergâh-ı uluhiyetinden diliyoruz ya Rab!

 

MEALİ YAZDIR    DUAYI YAZDIR

HACET NAMAZI KILINIŞI : WORD DOSYASIPDF

Ortak Dua – 16

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili Dostlar,
Başta güzel ülkemizin güzel insanları olmak üzere
bütün ümmet-i Muhammed’in (aleyhissalâtü vesselam)
her türlü musibetten kurtulup selâmete çıkması
ve maddî manevî sıkıntılardan sıyrılıp inşiraha kavuşması niyetiyle,
ayrıca insanlığın en yüce hakikatlere uyanması recasıyla bugünden başlayarak bir müddet aşağıdaki duayı okuyacağız.
Herhangi bir sayıya bağlı kalmadan her gün duya duya okumaya ve çokça tekrarlamaya çalışacağımız
bu duamıza bütün gönül dostlarımızın da iştiraklerini bekliyoruz.
Hürmetlerimizle…
(16 Mayıs 2011)

dua

Büyük Allah’tır, her türlü hamd ü senâ O Yüceler Yücesi’nin hakkıdır ve sabah-akşam tesbîh ile anılmaya layık yalnız O’dur.
Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’a sonsuz hamd ve şükür, Kainatın Medar-ı Fahri Efendimiz (aleyhisselam)’a, âline ve ashabına da nihayetsiz salât ü selam olsun.

Allah’ım, zatında yüce olan dinini bugün de dünyanın her bir köşesinde bir kere daha yücelt; hakkı-hakikati bütün gönüllere duyur.. bizim ve bütün kullarının sinelerini imana, İslam’a, ihsan duygusuna, Kur’an’a ve Hakk’a hizmete aç ve bizi ihlasın özüne ermiş, hep takva hatta onun da ötesinde vera’ duygusuyla hareket eden, zühdü bir hayat tarzı olarak benimsemiş, yüce nezdinde kurbete mazhar olmuş, Sen’i sevmiş, icraat-ı sübhaniyenin hepsinden razı ve hoşnut olmuş ve Sen’in sevdiğin, hoşnut olduğun kullarından eyle!.
Ey Merhameti Sonsuz Yüce Rabbimiz! Yeryüzünde sulhtan, barıştan, sevgiden, hoşgörüden, insanlıktan ve inandığı gibi yaşamadan başka bir arzusu olmayan kapının bu bendelerine kötülük ve düşmanlık yapmaktan bıkıp usanmayan ve menfur emellerini gerçekleştirmek için plan üstüne plan, entrika üstüne entrika, komplo üstüne komplo kurup duran hak ve hakikat düşmanlarından, zalimlerden çekmediğimiz kalmadı. Biz de nâçâr bir kez daha kapına geldik, dergahına iltica ettik; rahmet, şefkat ve merhametini dileniyoruz. Allahım bütün ümmet-i Muhammed’e (aleyhissalâtü vesselam), bilhassa kadını erkeğiyle kardeşlerimize ve arkadaşlarımıza vifak ve ittifak, birlik ve düzen, güç ve kuvvet nasip eyle.

Yegane güç ve kuvvet sahibi, Sultanlar Sultanı Rabbimiz! Canlarımız gırtlağımıza dayandığı için huzurunda zaman zaman isimlerini, mekanlarını hususi ya da umumi tasrih ettiklerimiz başta olmak üzere bize düşmanlık besleyen ne kadar insafsız gaddar ve zalim varsa hepsini Sana havale ediyoruz.

Allah’ım! Sen de biliyorsun ki bizim derdimiz onların perişaniyeti değildir; biz kimseye karşı düşmanlık beslemiyor ve hiç kimse hakkında kahriye okumayı tasvip etmiyoruz; sadece, kötülük düşüncesiyle yatıp kalkan kimselerin şerlerinden emin olmayı diliyoruz. Vereceğin hükme karşı her zaman boynumuz kıldan ince; şayet Sen onların hidayetlerini murad buyuruyorsan en kısa zamanda onları hidayete erdir; yok muradın bu değilse Rabbim, o hak-hukuk tanımaz, insanlıktan nasipsiz, tiran bozması azgın ve taşkınların ağızlarına gem vur.. ellerini, ayaklarını bağla.. o azgınlar güruhuna karşı gücünün ve kuvvetinin büyüklüğünü göster.. kalemleriyle düşmanlık yapanların kalemlerini, dilleriyle hakkımızı ihlal edenlerin dillerini.. kaba kuvvetle iş yapmaya çalışanların maddi güçlerini daha kullanılamaz hale getir ve hepsinin ama hepsinin kuvvetlerini, aşırılıklarını, dalaletlerini, güçlerini, birliklerini, şer ve zulüm istikametinde kullandıkları malzemelerini, ittihat ve ittifaklarını paramparça et; zîr ü zeber eyle!.

Yüce Rabbimiz! Hayatlarını Sen’in masum kullarına adavet etmeye bağlamış din ve diyanet düşmanlarını bütün teşebbüslerinde hezimete uğrat.. onları sarsıntı üstüne sarsıntıya maruz bırak.. birlik ve düzenlerini boz.. cemiyetlerini paramparça hale getir.. hepsini bölük-pörçük et.. birbirlerine düşür.. kirli emellerine ulaşmalarına müsaade etme ve o insanlık mahrumu zavallılara karşı her zaman biz kullarını nusretinle te’yîd buyur! Amin!..

Biricik önderimiz, mihmandarımız, kılavuzumuz, dünya ve ahiret saadetimizin vesilesi Efendimiz’i, âlini ve ashabını duamızın sonunda bir kere daha salât ü selamlarla yâd etmek istiyoruz, Rabbimiz. Ne olur, bahtına düştük, güzel isimlerin, yüce sıfatların, Peygamberimiz ve Kur’an hakkı için dualarımızı kabul buyur; yolda bulunmanın hakkını veremiyor olsak da yolunun bu muhtaç yolcularını yollarda bırakma, kapından eli boş geri çevirme, haybet ve hüsrana maruz bırakma! Amin!..

 

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)      DUAYI YAZDIR

Ortak Dua – 13 İstiskâ (yağmur, bereket ve yardım) Duası

Herkul | | ORTAK DUA

Bambaşka Bir Seferberlik:
İstiskâ (yağmur, bereket ve yardım) Duası

Sevgili dostlar,

Mü’minler, şimdiye kadar değişik iltifat esintileriyle Ramazan-ı şerifi defaatle idrak etti. Bu mübarek ay, bazen şanlı devirlerin içli ve derin atmosferini, kimi zaman harb u darblerin yaşandığı tozlu-dumanlı günleri, bir başka vakit de maddî-mânevî iç içe yoklukların ortalığı kasıp kavurduğu hazanlı dönemleri hatırlatan bir iklimde inananlara inşirah kaynağı oldu.

Bu sene de Ramazan, sanki iki büyük yaramızı bir an evvel sarabilmemiz ve onları huzur mevsiminin bağrında daha kolay aşabilmemiz için hususiyle bu zaman dilimine tevafuk etti.

Gerçi insanlığın, ümmet-i Muhammed’in (aleyhissalatü vesselam) ve milletimizin halledilmeyi bekleyen pek çok meselesi vardı ve hala var. Fakat, bir yanda komşumuz Suriye’de akan kan ve gözyaşı, diğer tarafta Afrika’yı kasıp kavuran kuraklık ve açlık felaketi, diğer dertlerimizi muvakkaten de olsa unutturdu ve hepsinin yerini işgal ederek gelip üzerimize kara bir bulut gibi çöktü.

Muhterem Hocaefendi, bütün rahatsızlıklarına rağmen orucunu tutuyor ve lütfedip ders halkamızı da her gün iki kez ikişer saat şereflendiriyor. Sabah namazlarından sonra Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsiri satır satır okunup takip ediliyor. İkindi akabinde ise, o sabah okunan ayetlerle alâkalı yaklaşık onbeş yirmi tefsir kitabında geçen farklı yorumlar özetleniyor. Muhterem Hocamız hem okunan hem de hulasa edilen meal, tefsir, yorum ve şerhleri pür dikkat dinliyor; anında müdahalelerle, iştirak ettiği noktalara ya da katılmadığı hususlara işarette bulunuyor, ilave açıklamalar yapıyor; selef-i sâlihînin dini doğru anlama ve aktarma yolundaki meşkur gayretlerine dikkat çekip onları hayırla yâd ediyor ve dünün anlayışını günümüzün idrakiyle mezcedip hal-i hâzırın meselelerine ışık tutuyor.

Ne var ki, bu sene derslerimizde ayrı bir hüzün, iftarlarımızda farklı bir burukluk, gecelerimizde değişik bir keder var. Sokak ortasında kafasından vurulup yere yığılan insanların silüetleri ve açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocukların hayalleri hiç ayrılmıyor gözümüzün önünden. Müzakerelerimizin konusu ne olursa olsun, söz bir şekilde dönüp dolaşıyor ve Somali, Kenya, Uganda ya da Etiyopya’da açlıktan kıvranan insanlara gelip düğümleniyor.

Neyse ki, milletimiz insanlığın ölmediğini gösterecek ve bu gam yurdunda yüzümüze bir tebessüm konduracak kadar duyarlı. Devlet büyüklerimizden iş, sanat, spor, medya ve siyaset dünyasının tanınmış simalarına kadar, hemen her kesimden hassas ruhlar, hem kendileri yardım yapıyor hem de yardım çağrılarında bulunuyorlar. Resmi kurumların yanısıra Kimse Yok Mu derneği gibi hayır kuruluşları bütün imkanlarını seferber ederek “imdad” çığlıklarına bir an önce yetişebilmek için çabalıyorlar. Bir manada, elden geldiğince, sebepler yerine getiriliyor. Fakat, sevgili dostlar, işte tam bu noktada sanki bir husus ihmal ediliyor.

Muhterem Hocamız geçen sabah çok önemli olmasına rağmen üzerinde durulmayan o mevzuya dikkatlerimizi çekti: Evet, kıtlık ve kuraklıkla mücadele yolunda maddi sebeplere mutlaka riayet edilmelidir; fakat, mü’minler, her şeyden önce Müsebbibü’l-esbâb’a yönelmeli ve fiilî dua ile beraber kavlî duanın gereğini de ortaya koymalıdırlar.

Maalesef, bugün insanların pek çoğunda ciddi bir itikad problemi var; her meseleyi naturalizme bağlama ve esbab-ı tabiiyye ile izah etmeye çalışma hastalığına mübtela kimseler, hadiselerin perde arkasını göremiyorlar. Dolayısıyla, kuraklık ve kıtlık gibi tabiî afetler hususunda da isabetli bir değerlendirmede bulunamıyor ve asıl çalmaları gerekli olan kapıyı bilemiyorlar.

Sevgili dostlar,

Merhum Hamdi Yazır’ın üslubuyla söyleyecek olursak; hayır, -“yedullahi mağlûletun” iddia ve iftiralarının aksine- Allah’ın iki eli de açıktır; yed-i cemâli (cemâl eli) de açık, yed-i celâli (celâl eli) de. Hâşâ o cimri değil, mutlak cömerttir; âciz değil, mutlak kâdirdir. Rezzak O’dur, rızık O’ndandır. Cenab-ı Hak dilerse, çölleri gülşene çevirir. Nasıl dilerse öyle verir; isterse verir, isterse vermez.. isterse az verir, isterse çok; isterse hesap ile verir, isterse hesapsız; isterse sebep ile verir, isterse sebepsiz.

Bir zamanlar gökten bıldırcın eti ve kudret helvası indirip çölün ortasında semavî sofralar kurduğu, bir asâ darbesiyle taşın bağrından oniki pınar fışkırttığı ve kendisini Hakk’a adayan Hazreti Meryem’i harikulade şekilde rızıklandırdığı gibi, Rezzak-ı Hakiki dilerse, bizim hiç anlayamayacağız şekillerde ve basit vesilelerle kullarını yedirip içirir.

Sizi vesile kılması ve merhametli ellerinizle muhtaçlara su, aş, ilaç ulaştırması da O’nun meşietiyle değil midir?

Bir yudum su, bir dilim kuru ekmek için inleyen insanları Hazreti Müheymin görüyor. Allah, Latif, Habîr ve Rahman’dır. O’nun engin rahmeti yanında kulların acıma hislerinin hiç sözü olmaz. Kim bilir, belki de şu anda yaşanan Afrika’lının değil, sâir yerlerdeki insanların, bilhassa inananların imtihanıdır.

Evet, sebeplere riayet esastır ve çalışıp ardına düşmeden rızık beklemek doğru değildir. Bununla beraber, Cenab-ı Hakk’ın Müsebbibü’l-esbab bulunduğu ve hatta milletin gönlünden kopan yardımların en uygun yerlere ulaşması noktasında bile O’nun hidayetine, inâyetine ihtiyaç olduğu da unutulmamalıdır.

Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) kıtlık ve kuraklığa karşı bize istiskâ duasını talim buyurmuş ve onun usûlünü, âdabını bizzat göstererek ortaya koymuştur. Bu itibarla, mü’minler o âdaba uygun olarak el açıp dua etmelidirler; bunu yaparken de, “ister yağdırır isterse de yağdırmaz” gibi yanlış bir kanaatle değil, “Rabbimiz rahmet musluklarını mutlaka açacak” itikadıyla, O’nun sebepleri yaratıp hiç tahmin bile edemeyeceğimiz şekillerde rızık gönderebileceğine tam bir inanmışlık içinde Allah’a yalvarmalıdırlar.

Sevgili dostlar,

Muhterem Hocamızın ikaz ve teşvikleri üzerine biz burada her sabah istiskâ duası yapmaya başladık. İnşaallah yedi gün boyunca hadis-i şeriflerde tarif edildiği üzere Rabbimize el açıp O’ndan Afrika için rızık talep edecek; hassaten Somali, Kenya, Uganda ve Etiyopya’daki kardeşlerimiz için yağmur, bereket ve yardım niyazında bulunacağız.

Herkesin duası kendi himmet ufkuna göre olur; kimileri sadece dünyevî dileklerle duaya dururlarken, adanmış ruhlar hep Din-i Mübin-i İslam’a, ümmet-i Muhammed’e ve insanlığa dair taleplerle ellerini açarlar. İçinde yaşadığımız günler muhtaç haldeki kardeşlerimiz için dua dua yalvarma zamanıdır.

Madem ki bugün medya organları vasıtasıyla oradaki kıtlık, kuraklık ve açlıktan haberdârız, o felakete bigâne kalamayız. Dünyanın neresinde olursak olalım, elimizden gelen maddi yardımları yapmakla beraber, en azından yürekten çıkan bir “amin” sözüyle de kardeşlerimizin dertlerine ortak olmalıyız.

Bu duygularla, bütün dostlarımızı ekte sunacağımız niyaza ve samimi yakarışlara iştirak etmeye çağırıyoruz. Yeryüzünün her yanından bu duaya “amin” denmesi için hassasiyet istirham ediyoruz.

Osman Şimşek

İstiskâ (yağmur, bereket ve yardım) Duası

Bir bölgede kuraklık olması durumunda o bölge sakinlerinin (ya da bu kuraklıktan haberi olan diğer mü’minlerin) açık bir alana çıkıp tövbe istiğfardan sonra Cenab-ı Allah’tan bolluk ve berekete vesile olacak yağmur göndermesini istemeleri, bunun için dua etmeleri, yalvarıp yakarmaları sünnettir. Bu duaya “istiska duası” denir. İstiska, su isteme, yağmur dileme ve yardım talep etme manalarına gelir.

İmam-ı A’zam’a göre, istiskadan maksad, yalnız dua ve istiğfardır. Allah’ın yağmur yağdırmasını istemek için, cemaatle namaz kılınabilir ama bu sünnet değildir. İnsanlar isterlerse tek başlarına da namaz kılabilirler.

Güneşin ilk ışınları açığa çıkınca (araziye veya bir tepeye) çıkılır ve Allah’a çokça istiğfar edilir. Sonra imam yüksekçe bir yere çıkar, sırtını insanlara döner, elbisesini ters çevirir, elleri yukarıda dua ve niyazda bulunur, cemaat de “amin” diyerek onun duasına iştirak ederler. Müslümanlar mümkün ise yanlarına çocuklarını, ehlî hayvanlarını ve onların yavrularını da alırlar. Çocukları ve yavruları bir müddet için analarından uzaklaştırırlar, bu hazin manzara içinde zayıflara, ihtiyarlara dualar ettirerek kendileri de âmin derler.

Üç gün birbiri peşine yağmur duasına çıkılması müstahsen görülmüştür; Muhterem Hocamızın tavsiyesi bu sürenin yedi güne tamamlanması yönündedir.

DUA -PDF-     DUA -WORD-    ARAPÇA FONT

 

Ortak Dua – 12

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili Dostlar,

Başta güzel ülkemizin güzel insanları olmak üzere

bütün ümmet-i Muhammed’in (aleyhissalatü vesselam)

her türlü musibetten kurtulup selamete çıkması

ve maddî manevî sıkıntılardan sıyrılıp inşiraha kavuşması niyetiyle, ayrıca insanlığın en yüce hakikatlere uyanması recasıyla son günlerde aşağıdaki duayı okuyoruz.

11 gün boyunca her gün 19 defa okuyacağımız

bu duamıza bütün gönül dostlarımızın da iştiraklerini bekliyoruz.

Hürmetlerimizle…

 

 

dua

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)     DUAYI YAZDIR

Ortak Dua – 11 Sabah Akşam Duaları

Herkul | | ORTAK DUA

dua

SABAH DUASI
PDF OKU PDF İNDİR SES İNDİR MEAL İNDİR MEAL İNDİR WORD
           
AKŞAM DUASI
PDF OKU PDF İNDİR SES İNDİR MEAL İNDİR MEAL İNDİR WORD

 

أَذْكَارُ الصَّبَاحِ

Sabah Duaları

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اَللّٰهُمَّ أَنْتَ السَّلَامُ، وَمِنْكَ السَّلَامُ، تَـبَارَكْتَ وَتَعَالَيْتَ يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ  سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ للهِ وَلَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ، وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ

Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla.

Allahım! Selam Sensin, bütün kusurlardan sâlimsin ve herkes için selamet kaynağısın. Ey celâl ve ikram sahibi! Bereket Senin şiarın, ululuk da şanındır. Allah, bütün noksan sıfatlardan münezzehtir. Bütün hamd ü senalar O’nadır. O’ndan başka ilah yoktur. Gerçek güç ve kuvvet ululuk ve azamet tahtının yegâne sultanı Allah’ındır.

{اَللهُ لَۤا إِلٰهَ إِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۘ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِۘ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُۤ إِلَّا بِإِذْنِهِۘ يَعْلَمُ مَا بَـيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ۤ إِلَّا بِمَا شَۤاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضَۚ وَلَا يَؤُۧدُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ } [سُبْحَانَ اللهِ (٣٣)]، [اَلْحَمْدُ لِلهِ (٣٣)]، [اَللهُ أَكْـبَـرُ (٣٣)]  [لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ (100)] 

[Allah o ilahtır ki, Kendisinden başka ilah yoktur. Hayy’dır, Kayyûm’dur. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine? Yarattığı mahlûkların önünde, ardında ne var, hepsini bilir. Mahlûklar ise O’nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez; O öyle ulu, öyle büyüktür.]

[Sübhanallah. (33 defa)] [Elhamdülillah. (33 defa)] [Allahüekber. (33 defa)] [Lâilaheillallah. (100 defa)]

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ، بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ، [اللّٰهُمَّ أَنْتَ رَبِّي، لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ خَلَقْـتَـنِي، وَأَنَا عَبْدُكَ، وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ، أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ، وَأَبُوءُ لَكَ بِذَنْبِي، فَاغْفِرْ لِي، فَإِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ (٣)] 

Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım. Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla.

[Allahım! Sen, benim Rabbimsin; Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın. Ben, Senin kulunum ve gücüm yettiğince Sana olan ahdime ve vaadime bağlıyım. İşlediklerimin şerrinden Sana sığınırım. Üzerimdeki nimetlerini itiraf, günahlarımı da ikrar ederim. Beni bağışla; zira günahları sadece Sen bağışlarsın. (3 defa)]

[بِسْمِ اللهِ الَّذِي لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِه۪ شَيْءٌ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ، وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ (٣)]  أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ وَذَرَأَ وَبَرَأَ  أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّةِ، مِنْ كُلِّ شَيْطَانٍ وَهَامَّةٍ، وَمِنْ كُلِّ عَيْنٍ لَامَّةٍ 

[Yüce ismi anılınca ne yerde ne de gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismiyle ki, O Semî’ ve Alîm’dir. (3 defa)] Mahlûkâtının şerrinden Cenab-ı Allah’ın her türlü eksiklikten uzak, şifa ve deva vesilesi olan tastamam kelimelerine sığınırım. İnsî-cinnî bütün şeytanlardan, zarar verebilecek her canlıdan ve kem nazardan da Allah’ın tastamam kelimelerine sığınırım.

[أَعُوذُ بِاللهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ (٣)] 

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ {هُوَ اللهُ الَّذِي لَۤا إِلٰهَ إِلَّا هُوَۚ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِۚ هُوَ الرَّحْمٰنُ الرَّحِيمُ ۝ هُوَ اللهُ الَّذِي لَۤا إِلٰهَ إِلَّا هُوَۚ اَلْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَـكَـبِّرُۘ سُبْحَانَ اللهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ ۝ هُوَ اللهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَۤاءُ الْحُسْنَىۘ يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ }

[Allah’ın rahmetinden kovulmuş şeytanın şerrinden, her şeyi işiten ve bilen Allah’a sığınıyorum. (3 defa)] Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla. [Allah’tır gerçek İlah! O’ndan başka yoktur ilah. Görünmeyen ve görünen her şeyi bilir. O Rahman’dır, Rahîm’dir. Allah’tır gerçek İlah! O’ndan başka yoktur ilah! O Melik’tir, Kuddûs’tür, Selâm’dır. Mü’min’dir, Müheymin’dir, Aziz’dir, Cebbar’dır, Mütekebbir’dir. Allah, müşriklerin iddialarından münezzeh ve yücedir. Allah o gerçek İlahtır ki Hâlık’tır, Bâri’dir, Musavvir’dir. Hâsılı, en güzel isimler ve vasıflar O’nundur. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nu tesbîh ve tenzîh eder. O, Azîz’dir, Hakîm’dir.]

[{قُلْ هُوَ اللهُ أَحَدٌۚ ۝ اَللهُ الصَّمَدُۚ ۝ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ ۝ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ} (٣)] [{ قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ ۝ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ ۝ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَۙ ۝ وَمِنْ شَرِّ الـنَّـفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ ۝ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ} (٣)] [{ قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ ۝ مَلِكِ النَّاسِۙ ۝ إِلٰهِ النَّاسِۙ ۝ مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ ۝ اَلَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِۙ ۝ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ} (٣)] 

[De ki, O, Allah’tır, gerçek ilahtır ve birdir. Allah Samed’dir. Ne doğurmuş, ne de doğurulmuştur. Ne de herhangi bir şey O’na denktir. (3 defa)] [De ki: Sabahın Rabbine sığınırım, yarattığı şeylerin şerrinden. Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden. Düğümlere üfleyip büyü yapan büyücü kadınların şerrinden ve haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden. (3 defa)] [De ki: İnsanların Rabbine, insanların yegâne Hükümdarına, insanların İlahına sığınırım. O sinsi şeytanın şerrinden. O ki, insanların kalblerine vesvese verir. O şeytan, cinlerden de olur, insanlardan da. (3 defa)]

{فَسُبْحَانَ اللهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ ۝ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ ۝ يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ}

[Haydi, siz akşama girerken, sabaha çıkarken Allah’ı takdîs ve tenzîh edin, namaz kılın! Göklerde ve yerde hamd, güzel övgü O’na mahsustur. İkindi vaktinde de, öğleye girerken de, O’nu takdîs ve tenzîh edin, namaz kılın! O, ölüden diriyi çıkarır, diriden ölüyü çıkarır ve ölmüş toprağa hayat verir. İşte siz de öldükten sonra böylece diriltileceksiniz.]

اَللّٰهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا وَبِكَ أَمْسَيْنَا وَبِكَ نَحْيَا وَبِكَ نَمُوتُ وَإِلَيْكَ النُّشُورُ  اَلْحَمْدُ لِلهِ الَّذِي أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَـنَا وَإِلَيْهِ النُّشُورُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ لَا شَرِيكَ لَكَ  سُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ أَسْتَغْفِرُكَ لِذَنْبِي وَأَسْأَلُكَ رَحْمَتَكَ  اَللّٰهُمَّ زِدْنِي عِلْمًا، وَلَا تُزِغْ قَلْبِي بَعْدَ إِذْ هَدَيْـتَـنِي، وَهَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ 

Allahım! Senin inayetinle sabahladık; Senin inayetinle akşamladık; Senin inayetinle yaşar, Senin izninle ölürüz. Dönüş de Sanadır. Hamd, canımızı aldıktan sonra bizi tekrar dirilten Allah’a mahsustur. Dönüş de O’nadır. Allahım, Senden başka ilah yoktur. Senin şerîkin de bulunmaz. Allahım, Seni, yüce şanına yaraşmayacak her eksiklikten tenzîh ediyor, günahlarımı bağışlamanı ve rahmetini diliyorum. Allahım, ilmimi artır ve bahşettiğin hidayetten sonra kalbimi kaydırma. Yüce nezdinden bana rahmetini lutfet. Şüphesiz ki, Sen çok lütufkârsın.

[اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى أٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ، كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى سَيِّدِنَا إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى أٰلِ سَيِّدِنَا إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ (١٠)] 

[اَللّٰهُمَّ بَارِكْ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى أٰلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ، كَمَا بَارَكْتَ عَلَى سَيِّدِنَا إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى أٰلِ سَيِّدِنَا إِبْرَاهِيمَ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ (١٠)] 

[Allahım! Seyyidina Hazreti İbrahim ve ailesine salât ettiğin gibi, Efendimiz Hazreti Muhammed ve ailesine de salât et. Muhakkak ki Sen, her bakımdan hamde layık ve şanı yüce olansın. (10 defa)] [Allahım! Seyyidina Hazreti İbrahim ve ailesine bereket ihsan ettiğin gibi, Efendimiz Hazreti Muhammed ve ailesine de bereket ihsan et. Muhakkak ki Sen, her bakımdan hamde layık ve şanı yüce olansın. (10 defa)]

[اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَصْبَحْتُ أُشْـهِدُكَ وَأُشْـهِدُ حَمَلَةَ عَرْشِـكَ وَمَلَائِكَتَكَ وَجَمِيعَ خَلْقِكَ، بِأَنَّـكَ أَنْتَ اللهُ الَّـذِي لَا إِلٰـهَ إِلَّا أَنْتَ، وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُكَ وَرَسُـولُكَ (٣)] 

[Allahım! Senden başka ilah olmadığına ve Hazreti Muhammed (aleyhissalâtü vesselam)’ın Senin kulun ve rasûlün olduğuna; Seni, hamele-i arşını, meleklerini ve bütün mahlûkâtını şâhit tutarak sabahladım. (3 defa)]

لَـبَّـيْكَ اللّٰهُمَّ لَـبَّـيْكَ، لَـبَّـيْكَ وَسَعْدَيْكَ، وَالْخَيْرُ فِي يَدَيْكَ، وَمِنْكَ وَإِلَيْكَ 

Lebbeyk ya Rab, fermanına uydum, divanına geldim. Her zaman gelmeye de âmâdeyim. Her türlü hayır ve güzellik Senin elindedir; Senden gelir ve yine Sana döner.

اَللّٰهُمَّ مَا قُلْتُ مِنْ قَوْلٍ، أَوْ حَلَفْتُ مِنْ حَلِفٍ، أَوْ نَذَرْتُ مِنْ نَذْرٍ، أَوْ عَمِلْتُ مِنْ عَمَلٍ، فَمَشِيئَـتُكَ بَـيْنَ يَدَيْ ذٰلِكَ كُلِّه۪، مَا شِئْتَ كَانَ وَمَا لَمْ تَشَأْ لَمْ يَكُنْ، وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِكَ، إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ  اَللّٰهُمَّ مَا صَلَّيْتُ مِنْ صَلَاةٍ فَعَلَى مَنْ صَلَّيْتَ، وَمَا لَعَنْتُ مِنْ لَعْنٍ فَعَلَى مَنْ لَعَنْتَ، إِنَّكَ وَلِـيِّي فِي الدُّنْـيَا وَالْأٰخِرَةِ، تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ 

Allahım! Bir söz söylemiş, bir yemin etmiş, bir nezirde bulunmuş yahut bir amel işlemiş olmayayım ki, Sen hepsini önceden dilemiş olmayasın. Neyi ki diledin, o olmuştur. Olmamasını dilediğin şey de olmamıştır. Gerçek güç ve kuvvet ancak Sana aittir. Şüphesiz Senin gücün her şeye yeter. Allahım, yaptığım her dua, Senin rahmetinle muamelede bulunduğun, ettiğim her lanet de Senin lanet ettiğin kimsenin üzerine olsun. Sen dünyada ve ahirette benim yüce dostum ve velimsin; beni müslüman olarak öldür ve salih kulların zümresine ilhak buyur.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الرِّضَا بَعْدَ الْقَضَا، وَبَرْدَ الْعَيْشِ بَعْدَ الْمَوْتِ، وَلَذَّةَ النَّظَرِ إِلَى وَجْهِكَ، وَشَوْقًا إِلَى لِقَائِكَ، مِنْ غَيْرِ ضَرَّاءَ مُضِرَّةٍ، وَلَا فِـتْـنَةٍ مُضِلَّةٍ، وَأَعُوذُ بِكَ أَنْ أَظْلِمَ أَوْ أُظْلَمَ، أَوْ أَعْتَدِيَ أَوْ يُعْتَدَى عَلَيَّ، أَوْ أَكْسِبَ خَطِيئَةً أَوْ ذَنْـبًا لَا يُغْفَرُ 

Allahım! Senden, muzır bir şeye ve saptırıcı bir fitneye uğramaksızın, kazaya rıza, ölümden sonra rahat bir hayat, cemâline bakma lezzeti ve Sana kavuşma iştiyakı istiyor; zulmetmekten ya da zulme uğramaktan, düşmanlıkta bulunmaktan veya düşmanlığa maruz kalmaktan, hata işlemekten yahut bağışlanmayacak bir günaha girmekten Sana sığınıyorum.

اَللّٰهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ، عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ، ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ؛ فَإِنِّي أَعْهَدُ إِلَيْكَ فِي هٰذِهِ الْحَيَاةِ الدُّنْـيَا، وَأُشْهِدُكَ وَكَفَى بِكَ شَهِيدًا، إِنِّي أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ وَحْدَكَ لَا شَرِيكَ لَكَ، لَكَ الْمُلْكُ وَلَكَ الْحَمْدُ، وَأَنْتَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ؛ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُكَ وَرَسُولُكَ، وَأَشْهَدُ أَنَّ وَعْدَكَ حَقٌّ، وَلِقَاءَكَ حَقٌّ، وَالسَّاعَةَ أٰتِـيَـةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا، وَأَنَّـكَ تَـبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ، وَأَنَّـكَ إِنْ تَـكِلْنِي إِلَى نَـفْسِي تَـكِلْنِي إِلَى ضَعْفٍ وَعَوْرَةٍ، وَذَنْبٍ وَخَطِيئَةٍ، وَإِنِّي لَا أَثِقُ إِلَّا بِرَحْمَتِكَ، فَاغْفِرْ لِي ذُنُوبِي كُلَّهَا، إِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ، وَتُبْ عَلَيَّ إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ 

Gökleri ve yeri yaratan, hem gayb hem de şehadet âlemlerini bilen, celâl ve ikram sahibi Allahım! Şu dünya hayatında Sana söz veriyor ve Seni sözüme şahit tutuyorum. Zaten Sen şahid olarak yetersin. Şehadet ederim ki, Senden başka ilah yoktur; birsin; ortağın bulunmaz; mülk Senindir, hamd Sana mahsustur ve Senin gücün her şeye yeter. Yine şehadet ederim ki, Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem) Senin kulun ve Rasûlündür. Vaadinin hak, Senin huzuruna çıkmanın da hak olduğuna, Kıyamet saatinin katiyen geleceğine ve Senin kabirdekileri dirilteceğine de şehadet ederim. Şayet beni nefsime bırakırsan, o zaman zaaf, kusur, günah ve hatalarla baş başa bırakmış olursun. Ben sadece Senin rahmetine itimat ediyorum. Ne olur, bütün günahlarımı bağışla; zira günahları ancak Sen bağışlarsın. Tevbemi kabul buyur, çünkü Sen, tevbe yollarını açan ve o tevbeleri kabul eden Tevvâb ü Rahîmsin.

اَلْحَمْدُ لِلهِ الَّذِي خَلَقَ النَّوْمَ وَالْيَـقَظَةَ، اَلْحَمْدُ لِلهِ الَّذِي بَـعَـثَـنِي سَالِمًا سَوِيًّا، أَشْهَدُ أَنَّ اللهَ يُحْيِي الْمَوْتَى، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ 

Uykuyu ve uyanıklığı yaratan Cenab-ı Allah’a hamd olsun. Beni sağ-salim ve her uzvum yerli yerinde dirilten Allah’a hamd olsun. Şehadet ederim ki, Allah ölüleri de diriltir ve O, her şeye gücü yetendir.

أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ لِلهِ عَزَّ وَجَلَّ، وَالْحَمْدُ لِلهِ، وَالْكِبْرِيَاءُ وَالْعَظَمَةُ لِلهِ، وَالْخَلْقُ وَالْأَمْرُ وَاللَّيْلُ وَالنَّهَارُ وَمَا يَسْكُنُ فِيهِمَا لِلهِ وَحْدَهُ 

Biz de, bütün mülk de, Azîz ve Celîl olan Allah’a ait olarak sabahladık. Hamd Allah’a mahsustur; ululuk ve azamet yalnız Allah’ındır. Yaratma da, emir de, gece ve gündüz de, gece ile gündüzü mesken tutmuş her şey de yalnızca Allah’a aittir.

اَللّٰهُمَّ اجْعَلْ أَوَّلَ هٰذَا النَّهَارِ صَلَاحًا، وَأَوْسَطَهُ فَلَاحًا، وَأٰخِرَهُ نَجَاحًا، أَسْأَلُكَ خَيْرَ الدُّنْـيَا وَالْأٰخِرَةِ، يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ 

Allahım! İçinde bulunduğumuz şu günün evvelini sulh ü salah, ortasını felah, sonunu da her bakımdan muvaffakiyetli kıl. Senden dünyanın da, ahiretin de hayrını diliyorum, ey Merhametliler Merhametlisi!

[اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ وَالْبُخْلِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ وَقَهْرِ الرِّجَالِ (٣)] 

[Allahım! Her türlü gam ve hüzünden Sana sığınıyorum; acizlik ve tembellikten de Sana sığınıyorum; korkaklık ve cimrilikten de yine Sana sığınıyorum; borca mağlup olmaktan ve düşmanların kahrına uğramaktan da yine Sana sığınıyorum. (3 defa)]

أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ لِلهِ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا هُوَ وَإِلَيْهِ النُّشُورُ 

Biz de, bütün mülk de, Allah’a ait olarak sabahladık; O’nun ortağı yoktur. O’ndan başka ilah bulunmaz ve dönüş de yine O’nadır.

[اَللّٰهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ، عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ، رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكَهُ، أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي وَشَرِّ الشَّيْطَانِ وَشَرَكِه۪، وَأَنْ أَقْـتَرِفَ عَلَى نَـفْسِي سُوءًا أَوْ أَنْ أَجُرَّهُ عَلَى مُسْلِمٍ(٤)] 

[Gökleri ve yeri yaratan, hem gayb hem de şehadet âlemini bilen, her şeyin Rabbi ve Sahibi olan Allahım! Şehadet ederim ki, Senden başka ilah yoktur. Nefsimin ve şeytanın şerrinden, onun her türlü tuzağından, günah işleyerek kendi nefsime zulmetmekten veya başka bir müslümana kötülük dokundurmaktan Sana sığınırım. (4 defa)]

يَا حَيُّ يَا قَـيُّومُ، بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ، أَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ، وَلَا تَـكِلْنِي إِلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ 

Ya Hayy u ya Kayyûm! Rahmetin hürmetine Senden yardım dileniyorum; her halimi ıslah buyur ve göz açıp kapayıncaya kadar olsun beni kendime ve nefsime terk etme.

اَللّٰهُمَّ أَنْتَ أَحَقُّ مَنْ ذُكِرَ، وَأَحَقُّ مَنْ عُبِدَ، وَأَنْصَرُ مَنِ ابْتُغِيَ، وَأَرْأَفُ مَنْ مَلَكَ، وَأَجْوَدُ مَنْ سُئِلَ، وَأَوْسَعُ مَنْ أَعْطَى؛ أَنْتَ الْمَلِكُ لَا شَرِيكَ لَكَ، وَالْفَرْدُ لَا نِدَّ لَكَ، كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ إِلَّا وَجْهَكَ، لَنْ تُطَاعَ إِلَّا بِإِذْنِكَ، وَلَنْ تُعْصَى إِلَّا بِعِلْمِكَ؛ تُطَاعُ فَـتَشْكُرُ، وَتُعْصَى فَـتَـغْـفِـرُ، أَقْـرَبُ شَهِيدٍ وَأَدْنَى حَفِيظٍ، حُلْتَ دُونَ النُّـفُوسِ، وَأَخَذْتَ بِالنَّوَاصِي، وَكَـتَـبْتَ الْأٰثَـارَ، وَنَسَخْتَ الْأٰجَالَ؛ اَلْقُلُوبُ لَكَ مُفْضِيَةٌ، وَالسِّرُّ عِنْدَكَ عَلَانِيَةٌ، اَلْحَلَالُ مَا أَحْلَلْتَ، وَالْحَرَامُ مَا حَرَّمْتَ، وَالدِّينُ مَا شَرَعْتَ، وَالْأَمْرُ مَا قَضَيْتَ، وَالْخَلْقُ خَلْقُكَ، وَالْعَبْدُ عَبْدُكَ، وَأَنْتَ اللهُ الرَّؤُوفُ الرَّحِيمُ، أَسْأَلُكَ بِنُورِ وَجْهِكَ الَّذِي أَشْرَقَتْ لَهُ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ، وَبِكُلِّ حَقٍّ هُوَ لَكَ، وَبِحَقِّ السَّائِلِينَ عَلَيْكَ، أَنْ تُقِيلَنِي فِي هٰذِهِ الْغَدَاةِ وَفِي هٰذِهِ الْعَشِيَّةِ، وَأَنْ تُجِيرَنِي مِنَ النَّارِ بِقُدْرَتِكَ

Allahım! Adı anılmaya en layık olan Sen, kullukta bulunulmaya en layık olan da yine Sensin. Sensin yardım istenilenlerin en çok yardım edeni, güç sahiplerinin en şefkatlisi, kapısında bir şeyler dilenilenlerin en cömerdi ve verenlerin eli en açık olanı. Sensin her şeyin, ortağı olmayan yegâne sahibi ve hâkimi. Sensin eşi ve benzeri olmayan biricik varlık. Senden başka ne varsa hepsi yok olmaya mahkûmdur. Sana, ancak Senin iznin ile itaat edilir ve Sen isyan edenleri mutlaka bilirsin. Sana itaat edilir, karşılığını verirsin. İsyan edilir, affedersin. Her şeye en yakın şahit Sen, en yakın koruyucu da yine Sensin. Nefislerin önüne geçer ve perçemlerden yakalarsın. İnsanların yaptıklarını yazar ve ecellerini takdir edersin. Kalbler sırlarını Sana açar, dolayısıyla her gizli Sana ayandır. Helal, Senin helal kıldığın, haram da Senin haram buyurduğundur. Din, Senin teşri kıldığın; emir de Senin hükmettiğindir. Mahlûkat Senin varlığın; kul da Senin kulundur. Sen, Raûf ve Rahîm Allah’sın. Göklerin ve yerin kendisiyle parıldadığı yüzünün nuru hürmetine, Sana ait her bir hak hürmetine ve Senden isteyen kulların hürmetine beni şu günün sabahında ve akşamında affetmeni ve kudretinle Cehennem ateşinden korumanı diliyorum.

[حَسْبِيَ اللهُ۬ لَۤا إِلٰهَ إِلَّا هُوَۘ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ(٧)] 

[Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ona tevekkül ettim. O, Arş-ı Azîm’in Rabbidir. (7 defa)]

[رَضِينَا بِاللهِ رَبًّا، وَبِالْإِسْلَامِ دِينًا، وَبِمُحَمَّدٍ رَسُولًا؛ رَضِيتُ بِاللهِ رَبًّا، وَبِالْإِسْلَامِ دِينًا، وَبِمُحَمَّدٍ نَبِيًّا (٣)] 

[Rabb olarak Allah’tan, Din olarak İslam’dan, Rasûl olarak da Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’den razı olduk. Rabb olarak Allah’tan, Din olarak İslam’dan, Nebî olarak da Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’den razı oldum. (3 defa)]

اَللّٰهُمَّ مَا أَصْبَحَ بِي مِنْ نِعْمَةٍ أَوْ بِأَحَدٍ مِنْ خَلْقِكَ فَمِنْكَ وَحْدَكَ، لَا شَرِيكَ لَكَ، فَلَكَ الْحَمْدُ وَلَكَ الشُّكْرُ 

Allahım, bu günün sabahında benim üzerimde ya da mahlûkatından herhangi biri üzerinde olan her bir nimet ancak Sendendir. Senin ortağın yoktur. Hamd Sana mahsus, şükür de yine Sana mahsustur.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنْ فَجْأَةِ الْخَيْرِ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فَجْأَةِ الشَّرِّ 

Allahım, Senden sürpriz hayırlar diler ve beklenmedik şerlerden Sana sığınırım.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَصْبَحْتُ مِنْكَ فِي نِعْمَةٍ وَعَافِـيَةٍ وَسَتْرٍ، فَأَتِمَّ نِعْمَتَكَ عَلَيَّ وَعَافِـيَـتَكَ وَسَتْرَكَ فِي الدُّنْـيَا وَالْأٰخِرَةِ 

Allahım, şu sabaha Senden gelen bir nimet ve afiyet ile ve günahlarım örtülmüş olarak çıktım. Dünyada ve ahirette üzerimdeki nimetini, afiyetini ve sıyanetini tamamlamanı diliyorum.

رَبِّيَ اللهُ، تَوَكَّلْتُ عَلَى اللهِ، لَا إِلٰهَ إِلَّا هُوَ، عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ  مَا شَاءَ اللهُ كَانَ، وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ، أَعْلَمُ أَنَّ اللهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، وَأَنَّ اللهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا 

Rabbim Allah’tır, tevekkülüm de Allah’adır. O’ndan başka ilah yoktur. O’na tevekkül ettim. O, Arş-ı Azîm’in Rabbi’dir.

Ululuk ve azamet sahibi Allah’tan başka bir ilah yoktur. O, ne dilemişse olmuş, olmamasını dilediği hiçbir şey de olmamıştır. Biliyorum ki, Allah’ın gücü her şeye yeter ve Allah, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.

اَللّٰهُمَّ أَنْتَ رَبِّي، لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ، عَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ، وَأَنْتَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ، مَا شَاءَ اللهُ كَانَ، وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ، لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ 

Allahım! Sen benim Rabbimsin; Senden başka bir ilah yok; ben yalnız Sana tevekkül ettim. Sen, Arş-ı Azîm’in Rabbisin. Allah, neyi dilediyse o olmuş, olmamasını dilediği de olmamıştır; güç ve kuvvet, ululuk ve azamet sahibi Allah’ındır.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَـفْسِي، وَمِنْ شَرِّ كُلِّ دَابَّةٍ أَنْتَ أٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَاۘ إِنَّ رَبِّي عَلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ 

Allahım! Nefsimin ve perçeminden tuttuğun her canlının şerrinden Sana sığınırım. [Şüphesiz ki Rabbim, dosdoğru bir yol üzerindedir.]

أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ لِلهِ، وَالْحَمْدُ لِلهِ، وَلَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ 

Biz de, bütün mülk de Allah’a ait olarak sabahladık. Hamd, Allah’a mahsustur. Başka ilah yoktur, ancak Allah vardır. O’nun ortağı yoktur; mülk de hamd de O’na aittir. O’nun her şeye gücü yeter.

رَبِّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ مَا فِي هٰذَا الْيَوْمِ وَخَيْرَ مَا بَعْدَهُ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِي هٰذَا الْيَوْمِ وَشَرِّ مَا بَعْدَهُ 

Rabbim! Bu ve bundan sonraki günlerin hayrını Senden diler, bugünün ve daha sonraki günlerin şerrinden de Sana sığınırım.

رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَسُوءِ الْكِـبَـرِ 

Rabbim! Tembellikten ve ihtiyarlığın dertlerinden Sana sığınırım.

رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابٍ فِي النَّارِ، وَعَذَابٍ فِي الْقَبْرِ 

Rabbim! Cehennem’deki ve kabirdeki azaptan Sana sığınırım.

[اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكُفْرِ وَالْفَقْرِ، اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ لَا إِلٰـهَ إِلَّا أَنْتَ (٣)]  [اَللّٰهُمَّ عَافِنِي فِي بَدَنِي، اَللّٰهُمَّ عَافِنِي فِي سَمْعِي، اَللّٰهُمَّ عَافِنِي فِي بَصَرِي، لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ (٣)] 

[Allahım, Sana sığınırım küfürden ve fakirlikten. Allahım, Sana sığınırım kabir azabından. Senden başka ilah yoktur. (3 defa)] [Allahım, bedenime afiyet ver. Allahım, kulağıma afiyet ver. Allahım, gözüme afiyet ver. Senden başka ilah yoktur. (3 defa)]

 

سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِه۪، لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ، مَا شَاءَ اللهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ، أَعْلَمُ أَنَّ اللهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ، وَأَنَّ اللهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا

Yüce Zat’ına mahsus hamd ile Allah’ı tesbîh ederim. Kuvvet sadece Allah’ındır. Allah ne dilediyse olmuş, olmamasını dilediği de olmamıştır. Biliyorum ki, Allah’ın gücü her şeye yeter ve Allah, sonsuz ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.

أَصْبَحْنَا عَلَى فِطْرَةِ الْإِسْلَامِ وَكَلِمَةِ الْإِخْلَاصِ، وَعَلَى دِينِ نَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ ، وَعَلَى مِلَّةِ أَبِينَا إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا مُسْلِمًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ 

İslam fıtratı, ihlas/tevhid kelimesi ile Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’in dini üzerinde ve hiçbir zaman şirke düşmeden hep Hakk’a yönelen ve Müslüman olan atamız İbrahim (aleyhisselam)’ın milletinden olarak sabaha erdik.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَالْهَرَمِ وَسُوءِ الْكِبَرِ، وَفِـتْـنَةِ الدُّنْـيَا وَعَذَابِ الْأٰخِرَةِ، أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ لِلهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ 

Allahım! Tembellikten, kocamaktan, ihtiyarlığın dertlerinden, dünyanın fitnesinden ve ahiret azabından Sana sığınıyorum. Biz de, bütün mülk de, Âlemlerin Rabbi Allah’a ait olarak sabahladık.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ هٰذَا الْيَوْمِ، فَـتْحَهُ وَنَصْرَهُ وَنُورَهُ وَبَرَكَـتَـهُ وَهُدَاهُ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِيهِ وَشَرِّ مَا بَعْدَهُ 

Allahım! Senden bugünün hayrını, fethini, yardımını, nurunu, bereket ve hidayetini istiyor, bugünde ve bundan sonraki günlerde olan ve olacakların şerrinden Sana sığınıyorum.

لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْبَرُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ 

Allah’tan başka ilah yoktur. Büyük Allah’tır; başka ilah yoktur, sadece Allah vardır. Allah’tan başka ilah yoktur; O’nun ortağı bulunmaz. Allah’tan başka ilah yoktur. Hamd ve mülk O’na mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur; gerçek havl ve kuvvet ancak Allah’a aittir.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَافِـيَةَ فِي الدُّنْيَا وَالْأٰخِرَةِ 

Allahım! Dünyada ve ahirette Senden afiyet diliyorum.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِـيَةَ فِي دِيـنِي وَدُنْـيَايَ وَأَهْلِي وَمَالِي 

Allahım! Dinimde ve dünyamda, ailemde ve malımda Senden afv u afiyet dileniyorum.

اَللّٰهُمَّ اسْتُرْ عَوْرَاتِي وَأٰمِنْ رَوْعَاتِي 

Allahım! Ayıplarımı setret ve beni korkularımdan emin kıl.

اَللّٰهُمَّ احْفَظْنِي مِنْ بَـيْنِ يَدَيَّ وَمِنْ خَلْفِي وَعَنْ يَمِيـنِي وَعَنْ شِمَالِي وَمِنْ فَوْقِي، وَأَعُوذُ بِعَظَمَتِكَ أَنْ أُغْتَالَ مِنْ تَحْتِي 

Allahım! Önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden gelecek tehlikelerden beni koru. Ayağımın altından ansızın derdest edilmekten de Senin azametine sığınıyorum.

[سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِه۪ سُبْحَانَ اللهِ الْعَظِيمِ (١٠٠)] 

[Allah’ı her türlü noksandan tenzîh eder ve O’na hamd ederim. Şanı yüce Allah, her türlü eksiklikten münezzehtir. (100 defa)]

[سُبْحَانَ اللهِ، اَلْحَمْدُ لِلهِ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ، اَللهُ أَكْـبَرُ (١٠٠)] 

[Allah bütün noksanlardan münezzehtir. Hamd Allah’a mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur. Büyük Allah’tır. (100 defa)]

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ صِحَّةً فِي إِيمَانٍ، وَإِيمَانًا فِي حُسْنِ خُلُقٍ، وَنَجَاحًا يَـتْـبَعُهُ فَلَاحٌ، وَرَحْمَةً مِنْكَ وَعَافِـيَـةً، وَمَغْفِرَةً مِنْكَ وَرِضْوَانًا 

Allahım! Senden, imanda sıhhat, güzel ahlakla bezenmiş iman, arkasından felah gelecek bir muvaffakiyet, katından rahmet ve afiyet ve nezdinden mağfiret ve rıza diliyorum.

اَللّٰهُمَّ حَبِّبْ إِلَيْنَا الْإِيمَانَ وَزَيِّـنْـهُ فِي قُلُوبِنَا، وَكَرِّهْ إِلَيْنَا الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ، وَاجْعَلْنَا مِنَ الرَّاشِدِينَ 

Allahım! İmanı bize sevdir ve onu kalblerimizde tezyin et. Küfür, fısk ve isyanı da bize çirkin göster ve bizi hep dosdoğru yolda yürüyenlerden eyle.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ نَفْسًا بِكَ مُطْمَئِـنَّـةً، تُؤْمِنُ بِلِقَائِكَ، وَتَرْضَى بِقَضَائِكَ، وَتَقْنَعُ بِعَطَائِكَ 

Allahım, Senden, Seninle itmi’nan bulmuş, Sana kavuşacağına inanan, kazana razı ve verdiğine kanaat eden bir nefis diliyorum.

[اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ أَنْ أُشْرِكَ بِكَ شَيْـئًا وَأَنَا أَعْلَمُ، وَأَسْتَغْفِرُكَ لِمَا لَا أَعلَمُ (3)] 

[Allahım! Bilerek şirk koşmaktan Sana sığınıyor, bilemediklerimden dolayı da mağfiretini diliyorum. (3 defa)]

اَللّٰهُمَّ أَحْسِنْ عَاقِـبَـتَـنَا فِي الْأُمُورِ كُلِّهَا، وَأَجِرْنَا مِنْ خِزْيِ الدُّنْيَا وَعَذَابِ الْأٰخِرَةِ 

Allahım! Her işte âkıbetimizi güzel eyle ve bizi dünyada rezil rüsvay olmaktan, ahirette de azaba uğramaktan muhafaza buyur.

وَصَلَّى اللهُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى أٰلِه۪ وَأَصْحَابِه۪ أَجْمَعِينَ، أٰمِينَ وَالْحَمْدُ لِلهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ 

Allahım! Efendimiz Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’e, âl ü ashabına salât ü selam eyle ve o salevât hakkı için dualarımızı kabul buyur. Âmîn! Velhamdü lillahi Rabbilâlemîn.

 

أَذْكَارُ الْمَسَاءِ

Akşam Duaları

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اَللّٰهُمَّ أَنْتَ السَّلَامُ وَمِنْكَ السَّلَامُ، تَـبَارَكْتَ وَتَعَالَيْتَ يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ  سُـبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ لِلهِ وَلَا إِلٰـهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْـبَـرُ، وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ

Rahman ve Rahîm Allah’ın adıyla.

Allahım! Selam Sensin, bütün kusurlardan sâlimsin ve herkes için selamet kaynağısın. Ey celâl ve ikram sahibi! Bereket Senin şiarın, ululuk da şanındır. Allah, bütün noksan sıfatlardan münezzehtir. Bütün hamd ü senalar O’nadır. O’ndan başka ilah yoktur. Gerçek güç ve kuvvet ululuk ve azamet tahtının biricik sultanı Allah’ındır.

 

{اَللهُ لَۤا إِلٰهَ إِلَّا هُوَۚ اَلْحَيُّ الْقَيُّومُۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌۘ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِۘ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُۤ إِلَّا بِإِذْنِهِۘ يَعْلَمُ مَا بَـيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْۚ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِه۪ۤ إِلَّا بِمَا شَۤاءَۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضَۚ وَلَا يَؤُۧدُهُ حِفْظُهُمَاۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ } [سُبْحَانَ اللهِ (٣٣)]، [اَلْحَمْدُ لِلهِ (٣٣)]، [اَللهُ أَكْـبَـرُ (٣٣)]  [لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ (100)] 

[Allah o ilahtır ki, Kendisinden başka ilah yoktur. Hayy’dır, Kayyûm’dur. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutar. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine? Yarattığı mahlûkların önünde, ardında ne var, hepsini bilir. Mahlûklar ise O’nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez; O öyle ulu, öyle büyüktür.]

[Sübhanallah. (33 defa)] [Elhamdülillah. (33 defa)] [Allahüekber. (33 defa)] [Lâilaheillallah. (100 defa)]

اَللّٰهُمَّ يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ، ثَـبِّتْ قُلُوبَنَا عَلَى دِيـنِكَ  [أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ، بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ (١٠)] 

Ey kalbleri evirip çeviren Allahım! Kalblerimizi dinin üzere sâbit kıl.

[Eûzübillahimineşşeytanirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. (10 defa)]

أَمْسَيْـنَا وَأَمْسَى الْمُلْكُ لِلهِ، لَا شَرِيكَ لَهُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا هُوَ وَإِلَيْهِ الْمَصِيرُ  أَمْسَيْنَا وَأَمْسَى الْمُلْكُ لِلهِ، أَعُوذُ بِاللهِ الَّذِي يُمْسِكُ السَّمَاءَ أَنْ تَقَعَ عَلَى الْأَرْضِ إِلَّا بِـإِذْنِه۪ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ وَذَرَأَ وَبَرَأَ 

Biz ve bütün mülk, Allah’a ait olarak akşamladık. O’nun ortağı yoktur. O’ndan başka bir ilah da bulunmaz. Dönüş O’nadır. Biz ve bütün mülk Allah’a ait olarak akşama erdik. Kusursuz olarak yaratıp her tarafa saçtığı şeylerin şerrinden, yerin üstüne düşmesin diye göğü tutan ve göğün ancak Kendi izniyle düşebileceği Allah’a sığınırım.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ صِحَّةً فِي إِيمَانٍ، وَإِيمَانًا فِي حُسْنِ خُلُقٍ، وَنَجَاحًا يَـتْـبَعُهُ فَلَاحٌ، وَرَحْمَةً مِنْكَ وَعَافِـيَـةً، وَمَغْفِرَةً مِنْكَ وَرِضْوَانًا 

Allahım! Senden imanda sıhhat, güzel ahlakla bezenmiş bir iman, peşinden felah gelecek bir muvaffakiyet, katından bir rahmet ve afiyet ve mağfiret ve rızanı diliyorum.

[اَللّٰهُمَّ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ، عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ، رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكَهُ، أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي وَشَرِّ الشَّيْطَانِ وَشَرَكِه۪، وَأَنْ أَقْـتَرِفَ عَلَى نَفْسِي سُوءً أَوْ أَنْ أَجُرَّهُ عَلَى مُسْلِمٍ (٣)] 

[Gökleri ve yeri yaratan, hem gayb hem de şehadet âlemini bilen, her şeyin Rabbi ve Sahibi olan Allahım! Şehadet ederim ki, Senden başka ilah yoktur. Nefsimin ve şeytanın şerrinden, onun her türlü tuzağından, günah işleyerek kendi nefsime zulmetmekten veya bir başka müslümana kötülük dokundurmaktan Sana sığınırım. (3 defa)]

[اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَمْسَيْتُ أُشْهِدُكَ، وَأُشْهِدُ حَمَلَةَ عَرْشِكَ وَمَلَائِكَتَكَ وَجَمِيعَ خَلْقِكَ، بِأَنَّـكَ أَنْتَ اللهُ الَّذِي لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ وَحْدَكَ لَا شَرِيكَ لَكَ، وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُكَ وَرَسُولُكَ (٣)] 

[Allahım! Senden başka ilah olmadığına, Senin bir olduğuna, şerîkin bulunmadığına ve Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’in Senin kulun ve Rasûlün olduğuna, Seni, hamele-i arşını, meleklerini ve bütün mahlûkatını şahit tutarak akşamladım. (3 defa)]

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْـأَلُكَ الْعَافِـيَـةَ فِي الدُّنْـيَا وَالْأٰخِـرَةِ 

Allahım, dünyada ve ahirette Senden afiyet dilerim.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِـيَـةَ فِي دِيـنِي وَدُنْـيَايَ وَأَهْلِي وَمَالِي 

Allahım, dinim, dünyam, ailem ve malımda Senden afv u afiyet diliyorum.

اَللّٰهُمَّ اسْتُرْ عَوْرَاتِي، وَأٰمِنْ رَوْعَاتِي 

Allahım, ayıplarımı ört ve beni korktuklarımdan emin eyle.

اَللّٰهُمَّ احْفَظْنِي مِنْ بَـيْنِ يَدَيَّ، وَمِنْ خَلْفِي، وَعَنْ يَمِيـنِي، وَعَنْ شِمَالِي، وَمِنْ فَوْقِي، وَأَعُوذُ بِعَظَمَتِكَ أَنْ أُغْـتَالَ مِنْ تَحْتِي 

Allahım, önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan ve üstümden gelebilecek tehlikelerden beni koru. Ayaklarımın altından derdest edilmekten de Senin azametine sığınırım.

[رَضِينَا بِاللهِ رَبًّا، وَبِالْإِسْلَامِ دِينًا، وَبِمُحَمَّدٍ رَسُولًا؛ رَضِيتُ بِاللهِ رَبًّا، وَبِالْإِسْلَامِ دِينًا، وَبِمُحَمَّدٍ نَـبِـيًّا (٣)] 

[Rabb olarak Allah’tan, Din olarak İslam’dan, Rasûl olarak da Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’den razı olduk. Rabb olarak Allah’tan, Din olarak İslam’dan, Nebî olarak da Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’den razı oldum. (3 defa)]

[اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكُفْرِ وَالْفَقْرِ، اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ، لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ (٣)] 

[Allahım, Sana sığınırım küfürden ve fakirlikten. Allahım! Sana sığınırım kabir azabından. Senden başka ilah yoktur. (3 defa)]

[اَللّٰهُمَّ عَافِنِي فِي بَدَنِي، اَللّٰهُمَّ عَافِنِي فِي سَمْعِي، اَللّٰهُمَّ عَافِنِي فِي بَصَرِي، لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ (٣)] 

[Allahım! Bedenime afiyet ver. Allahım! Kulağıma afiyet ver. Allahım! Gözüme afiyet ver. Senden başka ilah yoktur. (3 defa)]

سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِه۪، لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ، مَا شَاءَ اللهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ، {أَعْلَمُ أَنَّ اللهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ}، {وَأَنَّ اللهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَيْءٍ عِلْمًا}

Allah’a hamd ederek O’nu tenzîh ederim. Gerçek güç yalnız Allah’ındır. Dilediği olur, olmamasını dilediği de olmaz. Bilirim ki, Allah’ın her şeye gücü yeter ve o ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.

أَمْسَيْنَا عَلَى فِطْرَةِ الْإِسْلَامِ، وَكَلِمَةِ الْإِخْلَاصِ، وَعَلَى دِينِ نَبِيِّنَا مُحَمَّدٍ ، وَعَلَى مِلَّةِ أَبِينَا إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا مُسْلِمًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ 

İslam fıtratı ve ihlâs/tevhid kelimesi ile Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sallallahü aleyhi vesellem)’in dini üzerinde ve hiçbir zaman şirke düşmeden hep Hakk’a yönelen ve Müslüman olan atamız İbrahim (aleyhisselam)’ın milletinden olarak akşama erdik.

يَا حَيُّ يَا قَـيُّومُ، بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ، أَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ، وَلَا تَـكِلْنِي إِلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ 

Ya Hayy u ya Kayyûm! Rahmetin hakkı için Senden yardım dileniyorum; her halimi ıslah buyur ve göz açıp kapayıncaya kadar olsun beni nefsime terk etme.

اَللّٰهُمَّ أَنْتَ أَحَقُّ مَنْ ذُكِرَ، وَأَحَقُّ مَنْ عُبِدَ، وَأَنْصَرُ مَنِ ابْـتُـغِـيَ، وَأَرْأَفُ مَنْ مَلَكَ، وَأَجْوَدُ مَنْ سُئِلَ، وَأَوْسَعُ مَنْ أَعْطَى؛ أَنْتَ الْمَلِكُ لَا شَرِيكَ لَكَ، وَالْفَرْدُ لَا نِدَّ لَكَ، كُلُّ شَيْءٍ هَالِكٌ إِلَّا وَجْهَكَ، لَنْ تُطَاعَ إِلَّا بِإِذْنِكَ، وَلَنْ تُعْصَى إِلَّا بِعِلْمِكَ، تُطَاعُ فَـتَشْكُرُ، وَتُعْصَى فَـتَغْفِرُ، أَقْـرَبُ شَهِيدٍ، وَأَدْنَى حَفِيظٍ، حُلْتَ دُونَ النُّـفُوسِ، وَأَخَذْتَ بِالنَّوَاصِي، وَكَـتَـبْتَ الْأٰثَارَ، وَنَسَخْتَ الْأٰجَالَ؛ اَلْقُلُوبُ لَكَ مُفْضِيَةٌ، وَالسِّرُّ عِنْدَكَ عَلَانِـيَةٌ؛ اَلْحَلَالُ مَا أَحْلَلْتَ، وَالْحَرَامُ مَا حَرَّمْتَ، وَالدِّينُ مَا شَرَعْتَ، وَالْأَمْرُ مَا قَضَيْتَ؛ اَلْخَلْقُ خَلْقُكَ، وَالْعَبْدُ عَبْدُكَ، وَأَنْتَ اللهُ الرَّؤُوفُ الرَّحِيمُ؛ أَسْأَلُكَ بِنُورِ وَجْهِكَ الَّذِي أَشْرَقَتْ لَهُ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ، وَبِكُلِّ حَقٍّ هُوَ لَكَ، وَبِحَقِّ السَّائِلِينَ عَلَيْكَ، أَنْ تُقِيلَنِي فِي هٰذِهِ الْغَدَاةِ وَفِي هٰذِهِ الْعَشِيَّةِ، وَأَنْ تُجِيرَنِي مِنَ النَّارِ بِقُدْرَتِكَ 

Allahım! Adı anılmaya en layık olan Sen, kullukta bulunulmaya en layık olan da yine Sensin. Sensin yardım istenilenlerin en çok yardım edeni, güç sahiplerinin en şefkatlisi, kapısında bir şeyler dilenilenlerin en cömerdi ve verenlerin eli en açık olanı. Sensin her şeyin, ortağı olmayan yegâne sahibi ve hâkimi. Sensin eşi ve benzeri olmayan biricik varlık. Senden başka ne varsa hepsi yok olmaya mahkûmdur. Sana, ancak Senin iznin ile itaat edilir ve Sen isyan edenleri mutlaka bilirsin. Sana itaat edilir, karşılığını verirsin. İsyan edilir, affedersin. Her şeye en yakın şahit Sen, en yakın koruyucu da yine Sensin. Nefislerin önüne geçer ve perçemlerden yakalarsın. İnsanların yaptıklarını yazar ve ecellerini takdir edersin. Kalbler sırlarını yalnız Sana açar, dolayısıyla her gizli Sana ayandır. Helal, Senin helal kıldığın, haram da Senin haram buyurduğundur. Din, Senin teşri kıldığın; emir de Senin hükmettiğindir. Mahlûkat, Senin varlığın; kul da Senin kulundur. Sen, Raûf ve Rahîm Allah’sın. Göklerin ve yerin kendisiyle parıldadığı yüzünün nuru hürmetine, Sana ait her bir hak hürmetine ve Sana el açıp dua eden kulların hürmetine beni şu günün sabahında ve akşamında affetmeni ve kudretinle Cehennem ateşinden korumanı diliyorum.

[حَسْبِيَ اللهُ۬ لَۤا إِلٰهَ إِلَّا هُوَۘ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ (٧)] 

[Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ona tevekkül ettim. O, Arş-ı Azîm’in Rabbidir. (7 defa)]

اَللّٰهُمَّ أَنْتَ رَبِّي، لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ خَلَقْتَنِي، وَأَنَا عَبْدُكَ، وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ، أَبُوءُ لَكَ بِـنِعْمَتِكَ عَلَيَّ، وَأَبُوءُ لَكَ بِذَنْبِي، فَاغْفِرْ لِي، فَإِنَّـهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ 

Allahım! Sen, benim Rabbimsin; Senden başka ilah yoktur. Beni Sen yarattın. Ben, Senin kulunum ve gücüm yettiğince Sana olan ahdime ve vaadime bağlıyım. İşlediklerimin şerrinden Sana sığınırım. Üzerimdeki nimetlerini itiraf, günahlarımı da ikrar ederim. Beni bağışla; zira günahları sadece Sen bağışlarsın.

لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَاللهُ أَكْـبَرُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ لَا شَرِيكَ لَهُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ 

Allah’tan başka ilah yoktur. Büyük Allah’tır; başka ilah yoktur, sadece Allah vardır. Allah’tan başka ilah yoktur; O’nun ortağı bulunmaz. Allah’tan başka ilah yoktur. Hamd ve mülk O’na mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur; gerçek havl ve kuvvet ancak Allah’a aittir.

[بِسْمِ اللهِ الَّذِي لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِه۪ شَيْءٌ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ، وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ (٣)] 

[Yüce ismi anılınca ne yerde ne de gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismiyle ki, O Semî ve Alîm’dir. (3 defa)]

[أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ (٣)] 

[Yarattıklarının şerrinden Allah’ın tastamam kelimelerine sığınıyorum. (3 defa)]

فَسُبْحَانَ اللهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ ۝ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ ۝ يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۘ وَكَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ

[Haydi, siz akşama girerken, sabaha çıkarken Allah’ı takdîs ve tenzîh edin, namaz kılın! Göklerde ve yerde hamd, güzel övgü O’na mahsustur. İkindi vaktinde de, öğleye girerken de, O’nu takdîs ve tenzîh edin, namaz kılın! O, ölüden diriyi çıkarır, diriden ölüyü çıkarır ve ölmüş toprağa hayat verir. İşte siz de öldükten sonra böylece diriltileceksiniz.]

أَمْسَيْنَا وَأَمْسَى الْمُلْكُ لِلهِ وَالْحَمْدُ لِلهِ لَا إِلٰهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ، لَا شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ 

Biz de, bütün mülk de Allah’a ait olarak akşamladık. Hamd, Allah’a mahsustur. Başka ilah yoktur, ancak Allah vardır. O’nun ortağı yoktur; mülk de hamd de O’na aittir. O’nun her şeye gücü yeter.

رَبِّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ مَا فِي هٰذِهِ اللَّيْلَةِ وَخَيْرَ مَا بَعْدَهَا، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِي هٰذِهِ اللَّيْلَةِ وَشَرِّ مَا بَعْدَهَا 

Rabbim! Bu ve bundan sonraki gecelerin hayrını Senden diler, bu gecenin ve daha sonraki gecelerin şerrinden de Sana sığınırım.

رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَسُوءِ الْكِبَرِ، رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابٍ فِي النَّارِ وَعَذَابٍ فِي الْقَبْرِ 

Rabbim! Tembellikten ve ihtiyarlığın dertlerinden Sana sığınırım.

Rabbim! Cehennem’deki ve kabirdeki azaptan Sana sığınırım.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْكَسَلِ وَالْهَرَمِ وَسُوءِ الْكِبَرِ وَفِـتْـنَـةِ الدُّنْـيَا وَعَذَابِ الْقَبْرِ  أَمْسَيْنَا وَأَمْسَى الْمُلْكُ لِلهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ 

Allahım! Tembellikten, kocamaktan, ihtiyarlığın dertlerinden, dünyanın fitnesinden ve ahiret azabından Sana sığınıyorum. Biz de, bütün mülk de, Âlemlerin Rabbi Allah’a ait olarak akşamladık.

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ هٰذِهِ اللَّيْلَةِ، وَفَتْحَهَا وَنَصْرَهَا وَنُورَهَا وَبَرَكَتَهَا وَهُدَاهَا، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِيهَا وَشَرِّ مَا بَعْدَهَا 

Allahım! Senden bu gecenin hayrını, fethini, yardımını, nurunu, bereket ve hidayetini istiyor, bu ve bundan sonraki gecelerde olan ve olacakların şerrinden Sana sığınıyorum.

اَللّٰهُمَّ حَـبِّبْ إِلَيْنَا الْإِيمَانَ وَزَيِّـنْـهُ فِي قُلُوبِنَا، وَكَرِّهْ إِلَـيْـنَا الْكُفْرَ وَالْفُسُوقَ وَالْعِصْيَانَ، وَاجْعَلْنَا مِنَ الرَّاشِدِينَ   

Allahım! İmanı bize sevdir ve onu kalblerimizde tezyin et. Küfür, fısk ve isyanı da bize çirkin göster ve bizi hep dosdoğru yolda yürüyenlerden eyle.

اَللّٰهُمَّ إِنِّـي أَسْأَلُكَ نَـفْـسًا بِكَ مُطْمَـئِـنَّـةً، تُـؤْمِنُ بِلِقَائِكَ، وَتَرْضَى بِقَضَائِكَ، وَتَـقْـنَعُ بِعَطَائِكَ 

Allahım, Senden, Seninle itmi’nan bulmuş, Sana kavuşacağına inanan, kazana razı ve verdiğine kanaat eden bir nefis diliyorum.

 

Ortak Dua – 10

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili dostlar,

İhtiva ettiği mülahazaların bir kısmına göre meali verilen bu dua her gün okunmalıdır. Allah kabul eylesin.

 

dua

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)   DUAYI YAZDIR

Bismillahirrahmanirrahim 

“Bismillahirrahmanirrahim” ile dergâh-ı ulûhiyetin kapısının tokmağına dokunuyoruz. Rabbimiz yücelerden yüce! O’na sonsuz hamd u senalar olsun. Bütün mahlukatı O’nu, her lahza tesbih u takdîs ediyor. Alemlerin Rabbi Allah’a hamd olsun. Rabbimiz, bize niyâbeten, Efendimize, âl u ashabının bütününe ilmin ve malumatın adedince salat u selam eyle.

Allah’ım! Bizleri, erkeğiyle ve kadınıyla dünyanın dört bir yanına dağılmış ve hayatın her alanında koşturan kardeşlerimizi, dostlarımızı ve sevdiklerimizi sırât-ı müstakime hidayet eyle ve orada sâbit kadem kıl! Nimet ve lütfuna nâil ettiklerinin yoluna ilet.. gazaba uğrayanların ve sapkınların yolundan uzak eyle… Amin..

Allah’ım! Rü’yetinle serfiraz olmayı, rıza ve rıdvanına ermeyi ve bu pâyelere götüren / yaklaştıran her türlü söz ve amele bizleri muvaffak kılmanı diliyoruz. İkâb, azab ve nikmetinden; huzurundan uzaklaştırılmaktan, tardedilmekten, ve bunlara sebebiyet veren her türlü söz ve davranıştan Sana sığınıyoruz.

Allah’ım! Her türlü hayra vesile olan dualarımıza icâbet buyurmanı, bu konuda bizlere hayal kırıklığı yaşatmamanı, bizleri huzurundan eli boş geri çevirmemeni diliyor; sırf Sana nisbetimizi ifade ettiğimiz için bizlere karşı kin ve nefretle bilenen kimselerin hakkından gelmeni, kötü emellerine ulaşmalarına mâni olmanı; nusretinle bizleri onlara üstün kılmanı diliyoruz, Ey merhamet edenlerin en merhametlisi “erhamü’r-Râhimîn”.. ey Celâl ve ikram Sahibi “Zü’l-celali ve’l-İkram”!

Rabbimiz! Efendimize Salat u selam eyle, Onun aile fertlerini, güzide ashabının bütününü rahmetinle sarmala!

Ortak Dua – 9

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili Dostlar,

Daha önce değişik vesilelerle ifade ettiğimiz gibi, yaklaşık 7 senedir her gün bulunduğumuz mekanın salonunda biraraya gelip en az yarım saat olmak üzere toplu dua okuyoruz. İçimizden hiç olmazsa birinin içli duaları kabul olursa, ondan hepimizin istifade edeceğine inanıyoruz.

Malumunuz, “dua külliyet kesbederse kabule karin olur” demiş büyüklerimiz; yani, Mevlâ-yı Müteâl’e beraberce teveccüh eden temiz yüzlülerin, aynı duygularla atan yüreklerin ve aynı taleplerle açılan ellerin sayısı ne kadar çok olursa, yapılan o duanın Hak katından kabul mührü alması ihtimali de o ölçüde büyüktür.

İşte, bu mülahazayla, zaman zaman burada okuduğumuz duaları size de bildiriyor; selim kalbleriniz, halis niyetleriniz ve yanık ifadelerinizle tazarrumuza katılmanızı, böylece dualarımızın kabulüne vesile olmanızı istirham ediyoruz.

İnşallah bundan sonra bu konuda size daha kısa aralıklarla yazacak ve bütün dualarımıza sizi de davet etmeye çalışacağız.

Milletimiz, ülkemiz, ülkümüz ve istikbalimizin bir yıldız gibi parlaması, bu uğurda gayret gösteren herkesin şerirlerin şerlerinden muhafaza kılınması ve hayır yolunda bulunanların işlerinde muvaffak olması..

Mevla-yı Müteâl’in, mü’minlere düşmanlık yapanların, insanlığın ebedi saadetinden başka derdi olmayan Hakikat sevdalılarına tuzaklar kuranların ve komplo üstüne komplolar hazırlayarak milletimizin önünü kesmeye çalışanların haklarından gelmesi…

Mülahazalarıyla bugünlerde aşağıdaki duayı okuyoruz.

Lütfen tazarru ve münacaatımıza katılır ve en azından “âmin” der misiniz?!..

Şimdiden çok teşekkür ederiz.

Hürmetlerimizle…

Editör B. Berk

 

Sevgili dostlar,

İhtiva ettiği mülahazaların bir kısmına göre meali verilen bu dua her gün okunmalıdır. Allah kabul eylesin.

 

dua

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)         DUAYI YAZDIR

Bismillahirrahmanirrahim 

  Tekbirlerimizle Allah’ın birliğini ilan ediyor; bütün övgü, şükür ve hamdlerin O’na olduğunu ikrâr ediyor; sabah-akşam her lahza Rabbimiz Allah’ın her türlü noksan sıfatlardan münezzeh ve berî olduğu, en güzel sıfatlarla muttasıf bulunduğunu beyan ediyoruz.

  Bütün hamd ve teşekkürler âlemlerin Rabbi Allah’adır. Kâinattaki bütün mahlukâtın “Hamd” korosuna katılmamız gerektiğini gösteren O’nun biz insanlar üzerindeki en büyük nimetlerinden biri ve en önemlisi de, Habîb-i Edîbi, Kâinatın yüzüsuyu hürmetine yaratılmış Hazreti Ahmed-i Mahmûd-u Muhammed Mustafa’yı bizlere Peygamber olarak göndermesi ve bizleri onun ümmeti olma payesiyle şerefyâb eylemesidir. İnsanlığın iftihar tablosu ve Rabbimize hakkıyla hamdedenlerin Pîri, Kâmil İnsan Efendimiz Hz. Muhammed’e; ondan bize miras kalan hâne-i saadet sâkinleri ve zeberced silsile olan âline; yine onun en büyük mucizesi olan ve sohbetinin insibağıyla boyanmış sahabe-i kirâm hazerâtına salat ü selam etmeyi bir vecibe olarak görüyoruz.

  Rabbimiz! Kavl-i kerîminde şöyle buyurdun: “Eğer birtakım hile ve ayak oyunlarıyla seni aldatmaya ve hakkı bâtıl, bâtılı hak göstermeye yeltenirlerse, hiç endişe etme, Allah sana yeter. O’dur seni yardımıyla ve müminlerle destekleyen.. Müminlerin kalplerini te’lif etmek üzere birbirine ısındıran, ve onları bir araya getiren… Kaldı ki, dünyada kıymet adına ne var ne yok, her şeyi bu uğurda sarf etseydin bile, yine de onların kalplerini birleştiremezdin.. Ancak Allah, bir lütuf olarak onların aralarını te’lif buyurdu ve onları birleştirdi. Bilesiniz ki O, üstün kudret sahibi “Azîz”, tam hüküm ve hikmet sahibi Hakîmdir.”

  Rabbimiz! Bizler bu ölçüde ihtiyaç içinde değilken, bizleri yarattın, hayra sevkettin ve kalplerimizi te’lif buyurdun.. Ancak şimdi ızdırar derecesinde bu lütfuna muhtacız.. Dün kalplerimizi meccânen te’lif buyurduğun gibi, n’olursun, şimdilerde bir kere daha bu lütfunla bizleri serfiraz kıl ve kalblerimizi birbirimize ısındır. Bizleri serfiraz kıldığın bu ve benzeri bütün nimetlerini, itmâm eylemek ve kemâle erdirmek suretiyle devam ettir. Çünkü biliyoruz ki, bir nimet bahşetmek kadar, o nimetin devamlılığı da büyük bir nimettir. Ve yine biliyoruz ki “zevâl-i nimet, elemdir”. Kalblerimizi telif buyurup da bir araya gelmeyi murad buyurduğun ve hayırlı işlere sevkettiğin gibi, birlik ve beraberliğimizin, hayat maratonunu başarıyla bitireceğimiz âna kadar devam etmesini takdir buyur.. Allah için işleyelim, Allah için bir araya gelip görüşelim, Allah için çalışalım; Lillâh, livechillâh, lieclillâh rızası dairesinde hareket edelim.. Rızâ ve rıdvânınla şerefyâb olacağımız âna kadar bu nimetin devam etsin..

  Rabbimiz! Bir ve berâberlikleriyle hayra kilitlenmiş ve tek hedefi Senin Rızan olan kulların arasında ihtilaf ve tefrika çıkaranların; bu kötü emelin yaygınlık kazanması fiiline iştirak edenlerin; hal, tavır ve sözleriyle ayrılık ve gayrılığa davet edenlerin ve özendirenlerin; hüdâîlik yerine heva ve hevesini konuşturanların; sâfi zihinleri, gönülleri ve duyguları bulandıranların; bu uğurda plan ve projeler üretenlerin; herkes bir hayır yolu tutturmuşken, kendisi sapmayı yeterli görmeyip başkalarını da saptırma ameliyesi içine giren ve aynı kulvarda farklı tutum ve yol tutturanların; istediği menfaati koparamayınca “ne kadar zarar versem kâr” düşüncesiyle irâdî olarak nefsine uyup hiyânet edenlerin; Hakkullahı ve âmme hakkını önemsemeyip, şahsî menfaat ve çıkarlarını önde tutanların; takva temeli üzerinde yükselen insanlığa hizmet yolundan serâhaten i’tizal etmekle kalmayıp, tefrika ve hevâilik temeli üzerinde kurulu ayrılık ve gayrılık merkezlerine başkalarını da davet edenlerin; bilerek veya bilmeyerek bu menfi duygu ve düşünceleri besleyen ve destekleyenlerin hepsini Sana havale ediyoruz.. Rabbimiz, onlar hakkında, iyi insanlarla kalblerini te’lif buyurmayı, onları hidayete erdirmeyi, Rızan olduğu işlere ve dosdoğru yoluna onları yönlendirmeyi murad buyurmuş isen, en kısa zamanda, bir an evvel murâdını gerçekleştir; onlara doğruyu göster ve o doğruya ittibâ eylemelerini sağla.. Tuttukları yolun da bâtıl olduğunu göster ve ondan uzaklaşmalarını lütfeyle.. Ancak onların kalblerini hak ve hakikate ısındırmamayı murad buyurmuşsan, haklarından gel Rabbimiz! Etrafa fitne ve fücûr yayan ağızlarını gemle.. Tefrika planlayan dimağlarını müşevveş eyle.. Tefrika kokan, zihni bulandıran, kuvve-i mâneviyeyi kıran ifadelerin, kendisi vasıtasıyla varlığa yol bulduğu dillerini lâl eyle! Onlara bahşettiğin, ancak kötü yolda kullandıkları havl ve kuvvetini onlardan çekip almak suretiyle sarsıntı üstüne sarsıntı yaşat.. Planladıkları, ortaya koydukları ve uygulamaya geçirdikleri planlarını tersyüz eyle.. Böylece hedefledikleri şeyin gerçekleşmesine fırsat verme!

  Rabbimiz! Bizlerin birliğini ve dirliğini sağla.. İnsanlığın iftihar tablosunun ashabını bir ve beraber eylediğin, gönüllerini birbirine karşı  ısındırdığın gibi, bizleri bir ve beraber eyle ve gönüllerimizi birbirimize ısındır..

  Rabbimiz! Bizlere birlik ve beraberlik lutfeyle.. İttifak ve uyum içerisinde hizmet etmeyi ihsan buyur.. Dünyanın dört bir yanına adanmışlık duygusuyla Nâm-ı Celîlini taşımayı ve kullarınla Seni buluşturmayı vazife edinmiş hizmet erlerini, bu kutsî vazifeyi hakkıyla taşımaya ehil eyle ve onları ihtiyaç duydukları her türlü donanımla donat, serfiraz kıl!

  Rabbimiz! Hüzün duygusunu yerinde kullanmayı nasib buyur.. Bizleri üzecek hadiselerin vükûuna fırsat verme.. Hırsımızı, Senin yolunda kullanmayı müyesser eyle.. Dâima bizlere zahîr ol ve bizleri destekle.. Bizleri başkalarıyla imtihana tâbi tutma.. Bizler hakkında hüsn-ü zann besleyenleri, hüsn-ü zanlarında yalancı çıkarma ve sevenlerimizi, bizlerle hayal kırıklığına uğratıp onları bizlerle utandırma.. Dergâh-ı uluhiyetinden boş çevirmek suretiyle bizleri mahvettirme.. Bizleri dünya ve âhirette rezil u rüsvay olanlardan eyleme..

  Son olarak Efendimize, âl u ashabının bütününe; ilm-i ilâhi ve mâlumât-ı ilahiye adedince salât u selam eyle!

Ortak Dua – 8

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili dostlar,

İhtiva ettiği mülahazaların bir kısmına göre meali verilen bu dua her gün okunmalıdır. Allah kabul eylesin.

 

dua

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)            DUAYI YAZDIR

   Bismillahirrahmanirrahim

Azametine yakışır bir şekilde, Mevlâ-yı Müteâl’in büyüklüğünü ilan ederiz. O’na sonsuz hamd u senalar olsun.. O’nun her türlü noksan sıfatlardan berî olduğu ve mükemmel sıfatlarla muttasıf bulunduğunu sabah-akşam dile getiririz.

Hamd ve övgülerin bütünü, Âlemlerin Rabbi Allah’adır. Efendimiz Hazreti Muhammed aleyhisselatu vesselama, temizlerden temiz ve güzel ahlak sahibi âline, doğru yolu arayan ve rehbersizlikle kıvrananlar için karanlıklar içinde birer hidayet yıldızı mesabesindeki güzide ashabına salat u selam olsun.

Rabbimiz! Kutsal kitabın Kur’an-ı Kerim’de “O nesneler mi üstün yoksa, çaresiz kalıp Kendisine yalvaran insanın duasını kabul edip sıkıntısını gideren ve sizi dünyada halifeler yapan Allah mı?” buyuruyorsun ki, sözün haktır ve en doğru söz, Senin sözündür. Bizler, kolu-kanadı kırık bir durumda, bütün esbabın sukût ettiği bir hâlet yaşıyoruz. Derdimize derman bulabileceğimiz tek kapı, Senin kapındır. Senin her şeye yeten gücüne ve her şeye nigehbân riayet ve kelâetine ızdırarla muhtacız. N’olursun, gerek perişan halimizden ve gerekse dilimizden dökülen kelimelerden yükselen ihtiyaç ve dualarımızı kabul buyur. Hayır adına neye ihtiyacımız varsa, bizlere bahşet. Senin hakkında hüsn-ü zannın zirvesini besliyoruz. Beklentilerimizi boşa çıkarma ve bizleri dergah-ı uluhiyetinden eli boş çevirme! Rızâna erme konusunda ilerlemeye çalıştığımız yolu kesen gulyabanileri ve bizlere düşmanlık besleyenleri Sana havale ediyoruz, onların haklarından gel! Onların, kötü emellerine ulaşmalarına, bizimle Rızan arasına girmelerine fırsat verme! Ey Celâl ve ikram sahibi “Zü’l-celali ve’l-İkram”! Celâlinle onlara tecelli et ve planlarını akim bırak, bizlere de ikramınla tecelli buyur ve nimetlerinle bizleri serfiraz kıl. İlminin ihatası vüs’atinde ve malumatının sonsuzluğu adedince Efendimize, güzide âline ve karanlıkta birer kandil mesabesindeki hayırhâh ashabına salat u selam eyle, Rabbimiz!

Ortak Dua – 7

Herkul | | ORTAK DUA

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)            DUAYI YAZDIR

 

Allah’a güvenme, dayanma ve itimat etmenin bir ünvanı olan, engin rahmet sahibi “Rahman” ve rahmeti bol “Rahim” Rabbimizin adıyla başlarız.

Yeryüzü ve gökyüzü sakinlerinin bütününden, gerek lisân-ı hâl, gerekse lisân-ı kâl ile sâdır olan bütün övgüler, medihler, teşekkürler; hamdedilmeye lâyık ve bütün iyiliklerin kaynağı “Hamîd” Rabbimizedir. Her bir cemiyetin ve ferdin medyûn olduğu Allah Resulü’ne, bu medyuniyeti ifade etme ve mesuliyeti bir nebze hafifletme yolu olarak, Rabbizimden ona salât ve selâm eylemesini taleb ediyor; o Resulün feyiz ve bereket kaynağı aile fertlerinin ve onun sohbetinin insibağı ile şereflenen güzîde ashabının da, bu salat ve selamdan hisseyâb olmasını niyaz ediyoruz.

“Büyük, Allah’tır” tekbirleriyle O’nun ululuğunu ilan ediyoruz. “Bütün hamdler, övgüler âlemlerin Rabbi Allah’a olduğu” manasındaki hamdlerle, onu sonsuz hamdediyoruz. Sabah-Akşam, Allah’ı bütün noksan sıfatlardan tenzih etmenin bir ünvanı olan “tesbih”lerle, O’nu yâd ediyor ve kulluğumuzu bir kez daha hatırlıyor, kapısından ayrılmadığımızı bir kere daha beyan ediyoruz.

Ey Yücelerden Yüce Yaratıcımız!

Bizleri, taât ve ibadette sabır gösteren “halîm”lerden; gönülde ve davranışlarda istikamet sırrına ermiş “selîm”lerden; kaba ve katı yürekli olmayan ve inanmıyorlar diye neredeyse kendini paralamak suretiyle ömrünü ah u enînlerle geçiren “evvâh”lardan; Cânan ile ilgili olmayan her şeye karşı tavır alan “Evvâb”inden; her hal ve tavrını yüce dergah’ın kriterlerine ve mihenklerine test ettiren “Münîb”lerden; büyüklüğüne rağmen ağyâr nazarında iki büklüm görünmeyi seçen “mütevâzi”lerden; her lahza Seni görüyormuşçasına davranışlarını ayarlayan ve Senin tarafından görülüyor olma bilinciyle hareket eden “haşyet ehli” kahramanlardan; Kur’an ahlakıyla ahlaklanmak suretiyle göründüğünde Allah’ın hatırlandığı kutlulardan; ağırbaşlı, temkinli, sakin, gayretli ve oturaklı “vakûr”lardan; ciddî kimselerden; temkin ehlinden; kâinatı ve içindekilerini Sana olan nisbetlerinden dolayı seven; Seni sevdirme gayreti içine girdiklerinden, onlara karşı bütün gönüllerde sevgi ve vüdd vaz’ettiğin sevgili kullarından; sağanak sağanak lütuflarını ve hoşnutluğunu elde etmenin verdiği sevinçle Senden râzı olmuşlardan; ilahî mukaveleye sâdık kalmış Senin râzı olduğun kullardan; atmosferine ve çekim alanına giren herkesin, seviyesine göre mâide-i semâviyeden hissemend olduğu heybet ehli kimselerden; öğretilerini ve dininin ruhunu anlayan kavrayış sahibi kimselerden; akl-ı âzam diye tavsif edilen “fetânet”in gölgesinde yol alan “fatin” zatlardan; ilhama mazhar olmuş “mülhem”lerden; ihlasa erdirilmiş “muhlas”lardan; ihlası kazınmış “Muhlis”lerden eylemeni diliyor ve bizleri bu yolda sabit kadem kılmanı dileniyoruz.

Duamıza son verirken, gaybın son habercisi Efendimize, onun temizlerden temiz ve her biri uyulacak bir kutup yıldızı hükmündeki ev ahalisi ve ashâbına; onun diğer peygamber kardeşlerine; indinde kurbiyete nâil olmuş meleklere; yeryüzü ve gökyüzü ehli sâlih kullarına, bizim nâmımıza salât ve selam etmeni diliyor, onların bütününden ve bizlerden râzı olmanı istirham ediyoruz, Rabbimiz!

Ortak Dua – 6

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili Dostlar,

Daha önce değişik vesilelerle ifade ettiğimiz gibi, yaklaşık 7 senedir her gün bulunduğumuz mekanın salonunda biraraya gelip en az yarım saat olmak üzere toplu dua okuyoruz. İçimizden hiç olmazsa birinin içli duaları kabul olursa, ondan hepimizin istifade edeceğine inanıyoruz.

Malumunuz, “dua külliyet kesbederse kabule karin olur” demiş büyüklerimiz; yani, Mevlâ-yı Müteâl’e beraberce teveccüh eden temiz yüzlülerin, aynı duygularla atan yüreklerin ve aynı taleplerle açılan ellerin sayısı ne kadar çok olursa, yapılan o duanın Hak katından kabul mührü alması ihtimali de o ölçüde büyüktür.

İşte, bu mülahazayla, zaman zaman burada okuduğumuz duaları size de bildiriyor; selim kalbleriniz, halis niyetleriniz ve yanık ifadelerinizle tazarrumuza katılmanızı, böylece dualarımızın kabulüne vesile olmanızı istirham ediyoruz.

İnşallah bundan sonra bu konuda size daha kısa aralıklarla yazacak ve bütün dualarımıza sizi de davet etmeye çalışacağız.

Milletimiz, ülkemiz, ülkümüz ve istikbalimizin bir yıldız gibi parlaması, bu uğurda gayret gösteren herkesin şerirlerin şerlerinden muhafaza kılınması ve hayır yolunda bulunanların işlerinde muvaffak olması..

Mevla-yı Müteâl’in, mü’minlere düşmanlık yapanların, insanlığın ebedi saadetinden başka derdi olmayan Hakikat sevdalılarına tuzaklar kuranların ve komplo üstüne komplolar hazırlayarak milletimizin önünü kesmeye çalışanların haklarından gelmesi…

Mülahazalarıyla bugünlerde aşağıdaki duayı okuyoruz.

Lütfen tazarru ve münacaatımıza katılır ve en azından “âmin” der misiniz?!..

Şimdiden çok teşekkür ederiz.

Hürmetlerimizle…

Editör B. Berk

 

Sevgili dostlar,

İhtiva ettiği mülahazaların bir kısmına göre meali verilen bu dua her gün okunmalıdır. Allah kabul eylesin.

 

dua

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)            DUAYI YAZDIR

 Rabb-i Rahimimizden, yapmamız gerekli hususları yapamadığımızdan, yapmamamız gerekenleri de irtikab ettiğimizden dolayı özür diliyor, sadakat nişanesi olarak özrümüzü arz ediyor ve başımıza gelen / gelecek hâdiseler karşısında şaşkınlığımızı Allah’a havale ediyoruz. Her şeye karşı kuvvetsizliğimizle beraber, Allah’ın lütfuna, inayetine, ihsanına iltica ediyor, O’nun azabından yine O’nun Rahmetine sığınıyoruz.

   Bütün hayırlı işlerin kendisiyle başlandığı, onun anılmadığı  her işin sonu kesik ve ebter olduğu, anıldığında hiçbir kapının kapalı kalmadığı ve Arş-ı A’zam’dan biz kullarına uzatılmış nurânî bir halat mesâbesindeki “Bismillahirrahmanirrahim” ile dergâh-ı uluhiyetin kapısının tokmağına dokunuyor ve hakkımızda hayırlı olanların vükuu için, boynumuzu bükerek dilenci edâsıyla yalvarıp yakarıyoruz:

   Kendi küçüklüğümüzün şuurunda ve O’nun büyüklüğünü takdir hisleriyle hep iki büklüm olduğumuzu itiraf ediyoruz. Teşekkür etmenin umum ünvanı olan bütün “hamd”lerin Allah’a mahsus ve teşekkürlerin bütününün O’na râci olduğunu bir kez daha ikrâr ediyoruz. Sabah-akşam, hayatımızın her ânında, zamanın vârolduğu her sahada, tesbih ve takdîse lâyık bir varlık varsa, o da Cenâb-ı Allah’ın olduğunu bir kez daha haykırıyoruz.

   Büyük, Allah’tır ve O’ndan başka ilâh yoktur, sadece O vardır. Örnek kul ve yüce Peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa’ya yardım elini O uzattı. O’nun adına hareket edenleri ve yolunda olanları O aziz eyledi. Tek ortak noktaları iyi ve güzel faaliyetlere düşmanlık olan farklı anlayışlardaki  düşmanları, yegâne güç ve kudretiyle O mağlup etti. Yegâne ilâh O’dur ve O’nun şerik ve ortağı yoktur.

   Rabbimiz! Vermeyi murad buyurduğun husus ile lütufta bulunmayı takdir ettiğin kimseler arasına kim girebilir ki?! Kimsenin buna gücü  yetmez.. Aynı şekilde bir şeyi vermemek suretiyle birilerini mahrum etmeyi murad buyurmuşsan, hiçbir güç bunun önüne geçemez. Vükûunu takdir buyurduğun hiçbir hadiseyi de hiç kimse durduramaz. Bir konuda bir karar vermişsen, hiçbir kuvvet onu değiştiremez.. Senin yüce şânınla hiç kimse boy ölçüşemez ve Senin iznin olmadan hiçbir imkan fayda veremez.

   Allah’ım! Efendiler Efendisi’ne, O’nun pâk aile fertlerinin bütününe, her biri ısmarlama kâmet olan ve kirin hiçbir çeşidiyle kirlenmemiş ashabının hepsine, “İlmî Ezel”în ve ihatasız mâlumatın sayısınca ve vüs’atinde salât ü selam ediyor, yüce dergâhında ellerimizi açıyoruz!

   Dünyanın her bir bucağında ve hayatın her bir alanında, dört bir yandan kuşatılmış ve düşürülmek istenen bir kaledekilerin heyecanını yaşayan mâsum kullarını koru ve onlara bu muameleyi revâ görenlerin haklarından Sen gel!

   Rabbimiz! Tek derdi, Rabbisinin rızasına erme olan ve bunu, milleti ve bütün insanlık adına kendini adanmada arayan masum kullarına, kin ve nefretle bilenmiş kimselerin kurdukları planları başlarına geçir!

   Dörtbir yanımıza tuzaklar kuran, uğrayıp geçtiğimiz her yerde ağını germiş av bekleyen binlerce ifritin hakkından Sen gel, Allah’ım!

   Rıza’na erme yolunda, yolboyu kurulan yüzlerce fitne ocağını Sen söndür! Bu ocakların tâ sinelerimize gelip oturan isi-dumanını sen durdur!

   Elinden geldiğiyle yetinmeyip, aleyhte kamuoyu oluşturmak, çamur atmak suretiyle aleyhimizde yalanlar üzerine kurulu düzme konuşma ve yazılara imza atanları Sana havale ediyoruz.

   Bizleri yakından tanıma fırsatı yakalayamamış veya kendimizi yanlış anlattığımız kimseleri iğfâl etmek suretiyle, aleyhimizde propaganda yapanları ve bunu bir fırsat görenleri Sana havale ediyoruz, taktir buyurduğun muamele ile onlara muamelede bulun!

   Rabbimiz! Karanlık oyunların sayısı belli değil, bütün karanlık ruhlu, karanlık düşünceli, karanlık planlı ve karanlık perdesi altında yol alan kimseleri, Sana havale ediyoruz. Onların, karanlık hedeflerine ulaşmalarına Sen mânî ol Allahım! Aydınlık düşünen, aydın insanları da onlara karşı muzaffer eyle!

   Hayra kilitlenmiş kimselere gerektiği ölçüde el uzatamamanın hacaleti içinde, sadece iç ızdırap ve dua ile olsun onlarla gönül birlikteliğini korumaya çalışan ve bunu vefanın bir gereği gören bizler, bu dualarımızın kabulüne, her zamanki gibi, Efendimize Salat u selam eylemeni şefaatçi kılıyor, onun pâk aile fertlerini, güzide ashabını ve kıyamete kadar gelecek din kardeşlerinin bütününü rahmetinle sarmalamanı, ihatası imkansız ilmin ve malûmatın adedince onlara salat ve selam eylemeni diliyoruz, Rabbimiz!

Ortak Dua – 5

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili dostlar,

İhtiva ettiği mülahazaların bir kısmına göre meali verilen bu dua her gün okunmalıdır. Allah kabul eylesin.

 

dua

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)            DUAYI YAZDIR

Bütün hamd ü senalar âlemlerin Rabbi Yüce Allah’a, topyekün salât ü selamlar da Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ya, âline, ashabına ve onlara ittibâ eden kullara olsun!

 

Kâinatı ve içindeki bütün mahlukları yaratan Hayy; onları kendi hallerine bırakmayıp ayakta tutan Kayyum, Âlemlerin Rabbi Cenab-ı Hakk’a, mevcûdâtın zerreleri adedince hamd ü senâlar olsun.. Varlığa rahmet olarak gönderilen, şefkat âbidesi Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ya, âline ve ashabına sonsuz salât ü selam olsun..

Rabbimiz! Senin kullarının özleriyle buluşmaları ve Rabbileriyle mülâkî olmaları adına insanlığın hizmetine adanmış cihanın dört bir bucağında koşturan ve hayatın her alanında arz-ı endâm eden kadını ve erkeğiyle kardeş, dost ve sevenlerimizin/sevdiklerimizin ve bizlerin gönüllerini, imanın tadına erdir, İslam’ı hakkıyla yaşat, ihsan sırrına erdir ve Kur’an’ı yeni nâzil oluyormuşçasına duyur.. Duyur ve bu kutlu yolun pırlanta hakikatlerini sinelerimize saç; gönüllerimizi bu mübarek hizmetle donat.. Geri kalan hayatımızı, bu kutlu yolun gereklerini yerine getirmeye adamaya bizleri muvaffak eyle.. Gök ehli ve yeryüzündeki kullarının gönüllerine, bizlerin ve bu güzîde hizmetin sevgisini yerleştir, onlar arasında bizim için vüdd (hüsn-ü kabul) tesis buyur..

Rabbimiz! Bizleri ilmiyle amel eden “âlim”lerden; gönülde istikameti yakalamış “selîm kalb ehli”nden; yumuşak huylu, sabırlı ve ömrünü âh u eninlerle geçiren “Evvâh” kullarından; Senden başka her şeye kapanan “Evvâb”inden; lütufta bulunduğun konumu muhafaza arzusuyla Sende fâni olmuş “Münîb”inden; gül bitirmek üzere toprak olmayı seçen yüzü yerde “mütevâzi” kullarından; her lâhza ayrı bir mülâhaza ile Sana ilticâ etme vesileleri araştıran ve haremine sığınma fırsatları kollayan “haşyet ehli” kutlulardan; hülasa Kur’an’ı hayatlarına hayat kılan kimselerden eyle! Ve bizleri bu yolda sabit kadem kıl!

Bu dileklerimizin kabulüne vesile olarak İnsanlığın Efendisi’ne, aile efradına ve seçkinlerden seçkin mefkuredaşlarına bir kere daha salât ü selam ediyor, bizleri ulu dergahından eli boş çevirmeyeceğin konusunda rahmetinin enginliğine sığınıyoruz..

Ortak Dua – 4

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili dostlar,

İhtiva ettiği mülahazaların bir kısmına göre meali verilen bu dua her gün okunmalıdır. Allah kabul eylesin.

 

dua

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)            DUAYI YAZDIR

Bütün hamd ü senalar âlemlerin Rabbi Yüce Allah’a, topyekün salât ü selamlar da Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ya, âline, ashabına ve onlara ittibâ eden kullara olsun!

 

Allah’ım! Senden, bizlere iç ve dış fetihler nasib buyurmanı, bu fetihlerin müyesser olabilmesi için şânına layık nusretlerle bizlere el uzatmanı diliyoruz.

Allah’ım! “İlahî yardım ve zaferin geldiği zaman”ın anlatıldığı Nasr sûresinin sırrını Senden diliyoruz, bu sır hürmetine bizlere fetihler müyesser eyle!

Allah’ım! “Biz sana aşikâr bir fetih ve zafer ihsan ettik. * Bu da Allah’ın, senin geçmiş ve gelecek kusurlarını bağışlaması, sana yaptığı ihsan ve in’âmı tamamlaması, seni dosdoğru yola hidâyet etmesi. * Ve sana şanlı bir zafer vermesi içindir.” buyurduğun Fetih sûresinin sırrını da bizlere bahşetmeni diliyor ve dileniyoruz. Bu sûrenin ihtiva ettiği “Allah’ın Fethi”, nusret ve yardımı; büyük başarıyı yaşatması; fevz u necâta erdirmesi; Mü’minleri mağfiret buyurması ve inananlara sekine indirmesi gibi in’âm ve ihsanların yüzüsuyu hürmetine, bizleri bu sırra erdir, geçmişte yaşattığın nimetleri bir de bizlere yaşat!

Allah’ım! Vâ’dinde “Allah içinizden iman edip makbul ve güzel işler işleyenlere kesin olarak vaad buyurur ki: Daha önce müminleri dünyada hakim kıldığı gibi kendilerini de hakim kılacak” buyurduğun ayetin sırrını bağışla bizlere.. Ve biz zayıf ve kimsesiz kullarına, bu vâ’dini gerçekleştir.. Bizler böyle bir ihsana nail olmaya layık değilsek de, Sen, böyle bir ihsanı ve dahasını vermeye ehilsin.. Bu lütfunu ne olursun, bizden esirgeme..

Rabbimiz! Senden talep ettiğimiz yukarıdaki lütufları, ona olan ihtiyacımızdan dolayı, tez zamanda bizlere ihsan buyurmanı bekliyor ve diliyoruz.

Efendiler Efendisi’ne, O’nun pâk aile fertlerine, ısmarlama ashabına salât ü selam ederek, bu ihtiyaçlarımızın görüleceği yegane kapıyı bir kere daha çalıyor ve bize cevap verileceği ânı sabırsızlıkla bekliyoruz, Rabbimiz!

Ortak Dua – 3

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili dostlar,

İhtiva ettiği mülahazaların bir kısmına göre meali verilen bu dua, günde 19 defa okunmalıdır. Allah kabul eylesin.

 

dua

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)            DUAYI YAZDIR

Rahman Rahîm Allah’ın adıyla… Engin rahmet sahibi Rabbimize, bu rahmet ve merhametinden feyizyâb olan mahlukatı adedince hamd ve şükür olsun! Varlığın çekirdeği ve meyvesi mesabesindeki, arzlı semavî Hazreti Ahmed u Mahmûd u Muhammed Efendimize, onun pâk âilesine, güzide ashâbına salât ü selâm ediyor; O’nu şefaatçı kılarak huzur-u ilâhîde el açıp yalvarıyoruz:

 

Ey her şeyin biricik mâliki, yegâne sahibi ve tek efendisi Mâlikü’l-Mülk Rabbimiz! Ne olur, biz Ümmet-i Muhammed’e dirlik ver! Fikrimizin, ruhumuzun, havl ve kuvvetimizin dağınıklığını Sana şikayet ediyor ve bizi bu durumdan kurtaracak yegane tasarruf sahibinin Sen olduğuna inanıyoruz. Bizi bu durumdan kurtar! Özellikle de gerek cihanın dört bir yanında, gerekse hayatın her ünitesinde, insanlarla Senin arandaki engelleri kaldırmaya kendini adayan, sa’ylerine terettüb edecek semere itibariyle, Rıza ve rıdvânından başka hiçbir şey hedeflemeyen kardeşlerimiz, bacılarımız, erkeğiyle kadınıyla dostlarımız ve gönüldaşlarımızın dağınıklığını gidermeni, yaralarını sarmanı, enis ve celîsleri olmanı, onları her türlü kem göz ve kötü niyetlilerin şerrinden muhafaza buyurmanı, onları kendi gözlerinde mahiyetlerinden daha küçük, ancak temsil ettikleri misyon itibariyle büyük mü büyük göstermeni diliyor ve dileniyoruz.

Ey her şeye gücü yeten Kâdir Rabbimiz! Bizi kesret dağdağasında boğulmaktan kurtaracak ve vahdet tecellileriyle dirliğimizi sağlayacak yegâne güç sahibi Sensin. Ey en ince noktalara kadar ihtiyaçları görüp gözeten Latîf Rabbimiz! Sırlı âlem olan kalplerin anahtarı Senin elindedir. Dilediğin gibi kalpleri evirip çevirme kudretine sahipsin. Kalplerimizi te’lif buyur! Biliyoruz ki, yeryüzünde ne var ne yok, hepsini bu uğurda sarfetsek de, iki gönlü telif etmeye muvaffak olamayız. İnsanı yaratan Sen.. gönüllerin Efendisi de Sensin!.. Bahtına düştük, gönül aynamızı duru eyle ve gönüllerimizi te’lif buyur.. ta birbirimize karşı tevahhuş hissetmeyelim.. birbirimizin enis u celisi olalım.. birbirimizin ayıbını araştırmayalım.. Senin şuaâtının gönül aynamıza yansımasıyla mest u mahmur yaşayalım.. kınayanın kınamasından teessür duymayalım, övenin övgüsünü üzerimize almayalım.

Ey iyilik ve ikramda bulunan Kerîm Rabbimiz! Bizleri katından bir güçle te’yid buyur.. Sözümüze te’sir halkedecek, davranışlarımızı ve sözümüzü mu’nis kılacak, cılız omuzlarımıza rağmen heybemize mücevher yükleyecek, lâl u güher değerindeki hakikatleri sahiblerine buldurtacak yegane Zât Sensin..

Ey kullarının dualarına icabet eden Mucîb Allah’ım! Bizleri, sevdiğin ve râzı olduğun işlere muttali kıl, onları bize sevdir, hayata taşımaya ve başkalarına duyurmaya bizleri muvaffak eyle! Ey kahrolmayı hak edenleri kahreden Kahhâr Rabbimiz! Senin rızandan başka dünyevî uhrevî bir beklentisi olmayan; mal, menal, şöhret peşinde koşmayı, temsil ettiği düşünceye karşı en büyük ihanet sayan, yaşamayı yaşatmada arayan kullarına, kin ve nefret duyanların, içlerindeki nefreti planlayanların, planı uygulayanların ve onlara destek çıkanların haklarından Sen gel! Onları Sana havale ediyoruz..

Ey Rahmete ehil olanları rahmetiyle sarmalayıp ağyârdan koruyan Erhamu’r-Râhimîn Rabbimiz! Bu konuda bizlere merhametinle muamelede bulunmanı diliyoruz.

Duamızın sonunda, dualarımızın kabul edilmesine en büyük vesile olarak gördüğümüz Rasûl-ü Ekrem aleyhisselatu vesselam Efendimiz’e, âl ve ashabına salat-ü selam eylemeni dergâh-ı uluhiyetinden dileniyoruz ya Rab!

Ortak Dua – 2

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili dostlar,

İhtiva ettiği mülahazaların bir kısmına göre meali verilen bu dua, günde 19 defa okunmalıdır. Allah kabul eylesin.

 

dua

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)            DUAYI YAZDIR

Büyük Allah’tır, her türlü hamd ü senâ O Yüceler Yücesi’nin hakkıdır ve sabah-akşam tesbîh ile anılmaya layık yalnız O’dur.

 

Kainatın yaratıcısı ve yaşatıcısı Yüce Allah’a sonsuz hamd ü sena ve şükür; bütün rasullerin seyyidi, enbiyanın imamı, asfiyanın serveri, mahlukatın ekmeli ve mürşidlerin sultanı Hazreti Muhammed Mustafa’ya,
âline ve ashabına da nihayetsiz salât ü selam ediyor, Rabbimizin biz nâçâr kullarının niyazlarını da kabul buyuracağı ümidiyle ellerimizi bir kere daha kaldırıyoruz:

Ya Rab! Bizleri, dünyanın dört bir yanında insanlığın hizmeti için adanmışlık duygusu içinde koşuşturan kardeşlerimizi, bacılarımızı, erkeğiyle ve kadınıyla dostlarımızı nusretinle teyid buyur! Teyid buyur da İslam’ın
ve Müslümanların izzetlerini koru! Din-i mübin-i İslam’ın zelîl olarak algılanmasını ve onu temsil eden insanların perişaniyetini arzu edenleri de, planlarını tersyüz etmek suretiyle zelil ve perişan kıl!

Rabbimiz! Bize, kardeşlerimize, dostlarımıza, insanlığa kurtuluş reçetesi sunan dinimize ve bu güzel dini en güzel şekilde temsil gayreti içinde olan Müslümanlara inayetinle sahip çık ve inananları katından bir güçle te’yid buyur! Senin bu masum kulların hakkında kötülük düşünüp onlara zarar vermek isteyenleri emellerine
ulaştırma.. tuzak kuranların tuzaklarını başlarına çevir.. komplo peşinde olanları maksatlarının aksiyle tokatla..

Ey Hâfiz ve Hafîz Rabbimiz! Ne olur, bizleri ve zikri geçen kardeşlerimizi, dostlarımızı, dinimizi ve bütün müslümanları her türlü şerden ve zarardan muhafaza buyur. İnananları başarısız kılma ve dinimizin ap-ak
vechesini kara gösterme arzusuyla yanıp tutuşanların, plan üstüne plan yapanların ve bu uğurda kötü düşüncelerini fiiliyata dökenlerin haklarından gel, onları Sana havale ediyoruz..

Efendiler Efendisi Hazreti Ahmed ü Mahmud u Muhammed Mustafa’ya, peygamber hanesinin seçkin fertlerine ve ashâb-ı güzîne, layık oldukları vechile salât ü selam etmedeki aczimizi ifade ederek, Zat’ından onların kadr u kıymetlerine münasip salat u selam eylemeni Sen’den dileniyor ve dualarımızın kabulüne bu
salat ü selamı şefaatçı kılıyoruz.

Ortak Dua – 1

Herkul | | ORTAK DUA

Sevgili dostlar,

Belli bir mülahazaya binaen, bazı ayetlerden sadece bir kısım ifadeler iktibas edilerek hazırlanan bu dua, mümkünse günde 100 defa okunmalıdır.
Allah kabul eylesin.

 

dua

(Yukarıdaki Resme Tıklayarak Büyütebilirsiniz)            DUAYI YAZDIR

Allah, ululardan ulu, yüceliği ayanlardan ayân.. Ne kadar hamd ve övgü varsa, kimden gelirse gelsin, kime karşı yapılırsa yapılsın, (hangi nimete  iyiliğe yönelik olursa olsun), ezelden ebede kadar bütün hamdler, Cenâb-ı Allah’a mahsustur. Sabah akşam, O’nu en mükemmel sıfatlarla takdis ve her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederiz.

 

Rabbimiz! Âlemlere rahmet Rasûl-ü zîşânı, âlini, ashabını salavâtlarla anıyor ve dualarımızı kudsi bir dilekçe olarak dergah-ı uluhiyetine arzediyoruz..

“Ya Rabbenâ! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma! (…) Affet bizi, lütfen bağışla kusurlarımızı, merhamet buyur bize! Sensin Mevlâmız, yardımcımız! Kâfir topluluklara karşı Sen yardım eyle bize!”
İnananların aleyhinde koşuşturan ve planlar kuran ne kadar zavallı varsa, bütününe bizleri üstün eyle! Menfûr emellerine ulaşmalarına fırsat vermemede bizleri istihdam eyle ve bizi nusretinle, hıfz u inayetinle te’yîd buyur!

“Ey bizim kerîm Rabbimiz, (…) işlerimizdeki aşırılıklarımızı affet! Ayaklarımızı hak yol-da sabit kıl ve kâfirler gürûhuna karşı bize yardım eyle!”

Hayatlarını Senin masum kullarına adavet etmeye bağlamış din ve diyanet düşmanlarını bütün teşebbüslerinde hezimete uğrat.. onları sarsıntı üstüne sarsıntıya maruz bırak.. birlik ve düzenlerini boz.. hepsini bölük-pörçük et.. birbirlerine düşür.. kirli emellerine ulaşmalarına müsaade etme ve o insanlık mahrumlarına karşı her zaman biz kullarını nusretinle te’yîd buyur!

Rabbimiz! Duamızın sonunda Sana olan minnet ve şükran hislerimizi bir kere daha tekrarlıyor, Efendiler efendisini, âlini, ashabını bir kez daha salavâtlarla yâd ediyor, dualarımızı kabul buyurmanı diliyoruz. Ne olur, bizleri dualarına icabet edilmeyen mahrumlardan kılma!
Amin!..