Âlemlerin Rabbi Yüce Mevlâmıza, O Sultanlar Sultanı’nın üzerimizdeki hadd ü hesaba gelmez lütufları adedince hamd ve şükür; mevcûdâtın varlık vesilesi, iki cihan saadetinin rehberi Efendimiz’e, ehl-i beytine, arkadaşlarına da başta Peygamberimiz olmak üzere bütün peygamberân-ı izâmın hasenâtı sayısınca salât ü selâm ediyor; Rabbimizin üst üste ihsanlarıyla bir nebze inşirah bulduğumuz şu günlerde, O Kerem Sultanı’ndan inananların sıkıntılarını bütünüyle izâle buyurması recasıyla bir kez daha ellerimizi kaldırıyoruz:
Rabbimiz! Şayet Sen bize azap eder ve ayıplarımızın, günahlarımızın ortaya dökülüp utanılacak hallere maruz kalmamıza müsaade edersen, biz başka hangi kapının tokmağına dokunabiliriz; bizi bu hallere düşmekten başka kim koruyabilir?! Biz Senin kapıkullarınız ve işte bir kez daha, günahlarımız sırtımızda bir kambur gibi, onun hacaletiyle huzuruna geldik. Şayet bizi hata ve isyanlarımızın karşılığı olan ikâba maruz bırakır ve yüzümüzün kararmasına mani olmazsan, Sen de biliyorsun ki biz bunlara fazlasıyla müstehakız. Fakat, dağlar büyüklüğündeki cürümlerimize, günahlarımıza rağmen merhametinin ve şefkatinin enginliğiyle muamelede bulunursan, o da Sana pek yaraşır.
Ya Rab! Biz kendi ellerimizle kendimizi beşerî yanlarımızın esiri haline getirdik. Ne olur, Sen, bizi hem cismaniyetimizin hem de yaratılmışlara kulluğun esaretinden kurtar! Bizi ihlas kahramanlarından eyle! Sen kullarına karşı pek merhametli, pek lütufkârsın; bize de lütfunla muâmelede bulunup dosdoğru yolu göster ve geçeceğimiz yolları düz ve pürüzsüz hale getir! Ezelî ilminde kendileri hakkında ebedî mutluluk takdîr ettiğin bahtiyar kulların gibi bizi de Cehennem’den uzak tut! Cehennem’in hışırtılarını bize de işittirme, hissettirme! Bizi de ebedî nimetlerine garket ve mahşer gününün tasa ve sıkıntılarından koru!
Efendiler Efendisi’ne, Onun nezih aile fertlerine, seçkin arkadaşlarına salât ü selam ederek bunları Senden dileniyoruz, Rabbimiz!