Mü’minlerin Anneleri Hazreti Hatice ve Hazreti Âişe

Mü’minlerin Anneleri Hazreti Hatice ve Hazreti Âişe

Soru: Bidayette Hazreti Hatice Annemizin ve daha sonra da Hazreti Âişe validemizin Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’e eş seçilmelerinde kaderî planda ne gibi hikmetler söz konusu olabilir? Bugünün kadınlarının, hususiyle bu iki annemizin dine hizmet noktasındaki duruşlarından alacakları ibretler nelerdir?



-Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz evrensel bir mesajla ve umumî bir misyonla gönderilmiştir. Bu itibarla da, yaratıldığı muhitten risaletle vazifelendirildiği zaman dilimine kadar O’nun hayatında önemli bir yer teşkil eden her şey binlerce hikmeti barındıran bir kaderî planla olmuştur. (02.24)


-İnsanlığın İftihar Tablosu ile Ka’be ikiz kardeş gibidir; Ka’be O’na, O da Ka’be’ye âşıktır. (04.30)


-Hazreti Hatice validemiz, peygamberâne vasıfları üzerinde taşıyan ve takdîr-i ilahî tarafından Rasûl-ü Ekrem için tam bir yârân olacak şekilde hususiyle hazırlanan eşsiz bir kadındı. (05.35)


-Hazreti Hatice’nin, Rasûl-ü Ekrem Efendimizi keşfedişi bile onun fetanetini göstermeye tek başına kâfîdir. (07.30)


-Vahyin bidayetinde Allah Rasûlü’nün en büyük destekçisi Hazreti Hatice olmuştu. Arzın semadan kopuk yaşadığı ve yalancı bir şafak emarelerinin dahi görülmediği bir dönemde, onun “Allah seni zayi etmeyecektir.” deyişi ve bu hükmünü değişik argümanlarla te’yid edişi de Validemizin üstün ferasetinin neticesiydi. (10.03)


-Varaka b. Nevfel, Hazreti Hatice’nin akrabasıydı. Allah Rasûlü’ne vahiy gelmeye başladığında, Hatice Validemiz (radıyallahu anha) durumun ne olduğunu öğrenmek için ona gelmiş ve Varaka’dan şu cevabı almıştı: “Ya Hatice! O doğru sözlü bir insandır. Gördüğü, nübüvvetin ilk başlangıcında görülmesi gerekenlerdir. O’na gelen Namûs-u Ekber’dir. Hazreti Musa’ya ve Hazreti İsa’ya da o gelmiştir. Yakın zamanda Hazreti Muhammed, peygamber olacaktır. Eğer o günlere yetişebilirsem, ben de O’na iman eder ve mutlaka müzahir olurum.” (12.08)


-İnsanlığın İftihar Tablosu, bütün bir hayat boyu, derin bir vefâ ve sadakatle Seyyidetinâ Hazreti Hatîce’ye bağlı kaldığı gibi, Validemizin vefatından sonra da O’nu hiçbir zaman unutmamış, hatta her vesile ve fırsatta O’ndan bahisler açmıştır. (14.35)


-Eşi vefat eden erkek de kadın da yetimdir. Allah Rasûlü’nün Mi’rac’ı, O’nun Hatice yetimi olmasından sonra vuku bulmuştur. Bir manada, Cenâb-ı Hak O’na “En yakınını, refika-yı hayatını aldım ama işte seni huzurumla şereflendiriyorum, Ben senin refîkinim!..” demiştir. (18.00)


-Hazreti Âişe gibi çok zeki bir nâdire-i fıtrat, dâvâ-yı nübüvvete tam vâris olabilecek yaradılışta idi. İzdivaçtan sonraki hayatı ve daha sonraki hizmetleriyle kat’iyen sübut bulmuştur ki; o muallâ varlık, ancak nebî zevcesi olabilirdi. Zira o, yerinde en büyük hadisçi, en mükemmel tefsirci ve en nâdide fıkıhçı olarak kendini gösteriyor, zâhir ve bâtın-ı Muhammedî’yi (sallallahu aleyhi ve sellem) emsâlsiz kavrayışıyla, bihakkın temsil ediyordu. (19.30)


-Zekâ, ferâset ve fetânet sahibi Hazreti Âişe annemiz, hususiyle aile hayatına ait hemen bütün meseleleri Rasûlullah’tan öğrenmiş ve bunları kadınlık âlemine taşımakta hiç kusur etmemiştir. Kadınlık âlemi, bütün Ezvâc-ı Tâhirat’a çok şey borçludur; fakat herkesten önce içtihada açık ve duyduğu her şeyi sorup tahkik eden bu müstesnâ validemize medyundur. (24.27)


-Hazreti Âişe validemizin irşadı ve irşad esnasındaki hassasiyeti… (26.45)


-Mü’minlerin annelerinin fedakarlıkları ve zühd hayatları… Abdülkadir Geylânî Hazretleri’nin bir menkıbesi ışığında zühdün ölçüsü… (31.05)


-Rehber-i Ekmel Efendimiz’in ailevî münasebetlerindeki inceliği ve Hazreti Âişe ile müsabakası… (34.21)


-Urve Hazretleri anlatıyor: “Sabahları evden çıkınca Hazreti Aişe’nin evine uğrar ve ona selam verirdim. Yine bir gün erkenden ona uğradım. Baktım ki, namaz kılıyor, Cenâb-ı Hakk’ı tesbîh u tazimde bulunuyor; sürekli “Biz dünyada, ailemiz içinde iken sonumuzdan endişe ederdik. Ama şükürler olsun ki Allah bize lutfetti ve bizi, o kavuran ateşten korudu” (Tur, 52/26-27) mealindeki ayetleri okuyor; bu ayetleri durmadan tekrar ediyor, Rabbine dua dua yalvarıyor ve ağlıyor. Onu o halde görünce, ben de kalkıp namaza durdum. Fakat o okumasını bir türlü bitirmeyince ben biraz sıkıldım ve daha fazla dayanamayıp bir ihtiyacımı görmek için çarşıya gittim. Geri döndüğümde ne göreyim; Hazreti Aişe yine namazda ve kıyamdaydı; aynı ayetleri tekrar ediyor, ağlıyor ağlıyordu.” (36.05)


-Bir gün, Hazreti Âişe annemizin hıçkırıkları düğüm düğüm olmuştu gırtlağında.. Rasûl-ü Ekrem Efendimiz’e şöyle soruyordu: “Ya Rasûlallah, ahirette ehlinizi hatırlar mısınız?” (36.35)


-Bu kadarcık da olsa onlardan bahsetmemiz onların bize el uzatmaları için bir çağrıdır. (39.15)