356. Nağme: Durmadan Yürümek ve Ölümün Yüzüne Gülmek

356. Nağme: Durmadan Yürümek ve Ölümün Yüzüne Gülmek

Mp4 indir

HD indir

Share

Paylaş

Değerli dostlar,

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, geçen gün çay faslına şu ayet-i kerimeyi okuyarak başladı:

وَذَكِّرْ فَاِنَّ الذِّكْرٰى تَنْفَعُ الْمُؤْمِنِينَ

“Bununla beraber, sen hatırlatıp nasihat et! Zira gerçeği hatırlatıp nasihatta bulunmak mü’minlere fayda verir.” (Zariyat, 51/55)

Bu ilahî beyanın mealinden sonra kıymetli Hocamız “yol mülahazaları” diyebileceğimiz ve 11 dakikalık ses kaydı olarak sunacağımız şu hususlara temas etti:

*Allah maruz bırakmasın, elli defa bozguna uğradıktan sonra bile hiçbir şey olmamış gibi hemen doğrulup yola devam etmek lazımdır.

*Hazreti Adem, bir zellesinden (mukarrebîn ufkuna göre bir hatasından) dolayı kendisini hiç affetmemişti ama hemen tevbe/inâbe/evbeye koşarak doğrulup yoluna devam etmişti. Bununla beraber, değişik kitaplarda o yüce nebinin, utancından kırk sene başını semaya kaldıramadığı ve onlarca sene sürekli ağladığı anlatılmaktadır.

*Aşk ve iştiyak önemli bir dinamiktir. Hak dostlarının can ü gönülden cemâl-i İlahiyi arzu etmelerine rağmen dine hizmeti kendi nefislerine tercih ederek burada kalıp vazifeye devam etmeleri, her ânı “Ne zaman Allahım, vuslat ne zaman?!.” mülahazalarıyla geçirdikleri halde O’nun takdirine rıza göstererek ölümü değil O’nun hoşnutluğunu istemeleri ve dava düşüncesiyle dünyaya bir süre daha katlanmaları.. işte bu, sadakat ile aşkın örtüşmesi, birleşik noktası.. delice O’na ulaşmayı arzu etme, fakat yine delice emre itaatteki inceliğe bağlı kalma…

*Aşkın bir buudu da heyecan ve şecaattir: Cesurca ölümün yüzüne dahi gülmek, ölümün o ekşi yüzünü bile güldürmek.

*Hadis-i şeriflerde Hazreti Musa’nın ölüme ve ölüm meleğine karşı tavrı nakledilmekte ve Cenâb-ı Hakk’ın ona ölmek ya da daha uzun yaşamak hakkında tercih hakkı verdiği anlatılmaktadır.

*Sürekli dik duran insanlar, bütün yollar tıkansa, yine kendilerine bir yol bulup giderler; çünkü yolunda yürüyenleri, Allah hiçbir zaman yolsuz bırakmamıştır. Öyle ki, Mekke’de yürüme/yaşama yasak edildiği dönemde, Allah (celle celâluhu) sevdiği kuluna göklere doğru öyle bir yol açmış ki, bütün enbiya-yı izamın her biri o yolun bir menzilinde dinlenmeye durmuş.. öyle bir noktaya ulaşıyor ki orada Cibril bile dinlenmeye duruyor.

*Evet, Allah, yolunda yürüyenleri hiçbir zaman yol mağduru etmemiştir. (Sen yeter ki Allah yolunda ol!..) Kuyunun dibine düşmüşsün.. Yusuf’laşmışsın.. en ummadığın ve hiç keşfedemediğin şekilde birden bire bakarsın salınıverir bir kova.. sarkıverir bir güçlü ip, hablülmetin.. tutuverir çıkarsın. Üç beş kardeşin gadrine, hasedine, çekememezliğine uğrarsın; fakat, bir miktar seyr ü sülûk-i ruhanîden sonra adeta bir yere melik olursun. Hizmet’te melik olma gibi bir düşünce yok. Bu hizmetin içinde bulunanlar melikliğin en küçüğünü ve ona götürebilecek bütün vasıtaları yerin en derinliklerine gömmüşlerdir.

*Rasûl-ü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz buyururlar ki: “Allah yolunda tozlanan ayaklara Cehennem ateşi dokunmaz.”