Sohbet-i Cânan’dan Maiyyet-i Cânan’a

Sohbet-i Cânan’dan Maiyyet-i Cânan’a

Soru: 1) Efendim, “Bir sohbet-i Cânan var, bir de maiyyet-i Cânan; esas olan maiyyete ermektir!” buyurdunuz. Daha önce, sohbet-i Cânan ile alâkalı bahisler geçmişti ama “maiyyet-i Cânan” bir yönüyle bizim için yeni sayılır. Bu tabirden maksadınızı lutfeder misiniz? (00.21)



-Maiyyet; lügat itibarıyla, bir büyüğün yakınında bulunma ve hep onunla beraber olma demektir. Fakat, bizim ıstılahımıza göre maiyyet; Hak erinin hep O’nu duyması, O’nu düşünmesi, O’nunla oturup-kalkması, O’nunla işlemesi, O’nunla başlaması, O’nun cezbiyle müncezib olarak kendini vahdet çağlayanlarına salması ve iradî, gayr-i iradî hep O’nun hoşnutluğu etrafında dönüp durmasıdır. (00.40)


-İnsanın bu dünyadaki iman, marifet, muhabbet ve aşk u şevk adına bütün yükselmeleri ahirette maiyyet-i ilahiyenin sürpriz nimetleri ve Cuma yamaçlarının güzellikleri olarak zuhur edecektir. (05.55)


-Maiyyet-i Cânan’a sohbet-i Cânan ile ulaşılır. Öyleyse, hayat sohbet-i Cânan etrafında örgülenmelidir. Fakat, acaba sohbet-i Cânan nedir ve kaç çeşittir? (11.33)


Soru: 2) Hayırlı bir işi yapıp yapmama mevzuunda hulusumuzdan emin olamayınca terk yolunu tercih edebiliyoruz. Bu da bazen vazifelerimizin aksamasına sebebiyet veriyor. Bu türlü hallerde “ihlasa riya kapısından girilir” sözünü işletmek, şeytanî bir mülahaza mı, yoksa ihlasa yürümede bir atlama taşı mı sayılır? (18.47)



-Farz ibadetler riya korkusundan dolayı da olsa asla terkedilemez. İ’lâ-yı kelimetullah vazifesi de hangi mazeretle olursa olsun kat’iyen terkedilmemesi gereken bir mesuliyettir. (19.20)


-Riyadan kaçınabilmenin vesileleri nelerdir? (22.00)


-Riyaya girmiş olduğundan endişe eden bir insan hemen Cenâb-ı Hakk’a teveccüh etmeli ve Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz’in öğrettiği şu dua ile Allah’a sığınmalıdır:


اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ أَنْ أُشْرِكَ بِكَ شَيْئاً وَأَنَا أَعْلَمُ وَأَسْتَغْفِرُكَ مِمَّا لاَ أَعْلَمُ، إِنَّكَ أَنْتَ عَلاَّمُ الْغُيُوبِ

“Allah’ım, bilerek ya da bilmeyerek şirke düşmekten Sana sığınırım. Şirk işmam eden duygu, düşünce, söz ve tavırlarımdan dolayı beni yarlığamanı dilerim. Şüphesiz Sen gaybı bilensin (benim gönlümden geçenleri de Sen bilirsin).” (24.35)


-İnsan, ihlasa ve hakiki tevhide ulaşana kadar “izafî riya” diyebileceğimiz tekellüflü hallerden yakasını kurtaramayabilir. Fakat, şayet ihlas arayışında samimi ve ısrarlı olunursa, nazarî dinin insan tabiatının bir derinliği haline gelmesi vetiresinde başlangıç itibarıyla görülen tekellüflerin ve sun’îliklerin zamanla silinip kaybolmasına benzer şekilde, o izafî riyalar da birer birer silinip gidecektir. (26.03)


Soru: 3) Kur’an kıssalarından tam istifade edebilmek için nasıl bir okuma tarzı seçilmelidir? Ayetlerde anlatılan bir vakıaya sadece tarihî bir hadiseymiş gibi sathî bakışın onun gerçek değerini ve mesajlarını görmeye mani olduğu söylenebilir mi? Bu konudaki mütalaalarınızı lutfeder misiniz? (29.19)



-Kur’an kıssalarına bakarken, söz konusu edilen kavmin hususiyetlerini, o topluma gönderilen peygamberin karakterini ve insanların psikolojilerini anlamaya çalışmak; sonra da meseleyi günümüzün hadiselerine adapte etmeye ve bu zamana has ibretler çıkarmaya gayret göstermek lazımdır. (30.40)


-Doktor Muhammed İkbal’in babasının nasihatı… (33.55)


-Çok şeyimizi çaldılar… Haramîler, Kur’anımızı da çaldılar ve biz bugün Rabbimizin beyanını anlamıyoruz. Fakat, her gün ekseriyeti birbirini taşlayan, yalan yazan ve dedikoduları köşesine taşıyan kimselerin yazılarını okumak için saatlerimizi harcıyoruz. Rabbimizin kelamının onlar kadar vicdanlarımızda kıymeti yoksa yazıklar olsun bize!.. (35.31)